11. Hukuk Dairesi 2017/2972 E. , 2019/2143 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ .... HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen .../.../2016 tarih ve 2015/89 E. - 2016/220 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesi’nce verilen 03/03/2017 tarih ve 2017/146-2017/148 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen ....03.2019 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalının, davacıların murisi ...’nın ortağı olduğu Korusan-Karadeniz Orman Ürünleri Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu başkanı olduğunu, şirketin faaliyetleri konusunda hiç bir hesap vermediğini, şirket adına kayıtlı gayrimenkulü Yüksek Öğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü"ne .../07/2012 tarihinde temlik ettiğini, müvekkillerinin bu durumu 02/05/2014 tarihinde öğrendiklerini, muris ..."nın hissesine düşen 447.134,46 TL"nın ödendiğini, satışın gerçekleştiği .../07/2012 tarihinden itibaren paranın alındığı 05/05/2014 tarihleri arasında geçen ... yıl ... ay ... günlük süre için 447.134,46 TL"nın üçer aylık vaadeli hesaba yatırılması halinde getirebileceği net faiz miktarının 53.415,00 TL olacağını, davacıların belirtilen miktarda faiz taleplerinin bulunduğunu, davalı tarafından 04/06/2007 tarihli taahhütname ile 3593 hissenin muris ..."ya devredileceğinin kabul edildiğini, ancak bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dolayısıyla bu hisselerin karşılığı olan toplam 132.150,54 TL"nın hisseleri nispetinde davacılara ödenmesini istediğini ileri sürerek, toplam 185.565,54 TL"nın dava tarihinden itirabaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu edilen şirkete ait taşınmazın kamulaştırıldığını ve kurum tarafından kamulaştırma bedeli olarak ....494.000,00 TL değer biçildiğini, 27/06/2012 tarihinde şirket genel kurulunun toplanarak kamulaştırma işleminin kabul edilmesi yönünde karar verdiğini, genel kurul tarafından yapılan işlemler ile ilgili her türlü yetkinin davalıya verildiğini, kamulaştırma işlemleri sonucunda kurum tarafından kamulaştıma bedelinin şirket adına açılan bir hesaba yatırıldığını, bu bedelden şirketin tasfiye halinde olduğu dikkate alınarak borçlarının ödendiğini, şirketin borçları ve alacakları muhasebeleştirildikten sonra kamulaştıma bedelinden geriye kalan miktarın ....665,575.- TL olduğunu, bu bedelin şirket ortaklarına payları nispetinde paylaştırıldığını, davalının dava konusu edilen bir taahhütnamesinin bulunmadığını, davacıların faiz konusunda zarara uğradıklarına ilişkin beyanlarının da gerçek dışı olduğunu, kanuni bekleme süresi dolmadan paraların sahiplerine iadesinin mümkün olmadığını, satış ve paraların paylaştırılması aşamalarından davacıların haberdar olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, şirket adına kayıtlı taşınmazın Yüksek Öğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığı, kamulaştırma bedelinin .../07/2012 tarihinde bankaya yatırıldığı, 05/09/2013 tarihinden itibaren hak sahiplerine ödeme yapılmaya başlandığı, şirketin tasfiye sürecinde olduğu ve kamulaştırma işleminden gelen para ile ilk önce şirket borçlarının ödendiği, Türk Ticaret Kanununun 543. maddesi uyarınca tasfiye işlemlerinin belli bir süre alacağından şirkete ödenen kamulaştırma bedelinin tasfiye işlemlerinden sonra paydaşlara dağıtılmaya başlanmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, bedelin vadeli hesaba aktarılmış olduğu, dolayısıyla davacıların mahrum kalmış oldukları faiz alacağının bulunmadığı, hisse devrine ilişkin taahhütnamenin noterlikçe düzenlenmediği, yazılı olarak düzenlediği ve şarta bağlı olduğu, oysa anonim şirketlerde hisse devir taahhütnamesinin noterde yapılması ve daha sonra da Yönetim Kurulunun onayına sunularak pay defterine kaydedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kararı, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, anonim şirket ortakları tarafından açılan şirkete ait taşınmazın kamulaştırma bedelinin geç tahsili nedeniyle oluşan faiz kaybının tahsili istemine ilişkin olup, davada ayrıca davacıların murisine hisse devrini içeren taahhütnameye istinaden hisse bedellerinin tahsili de talep edilmiştir.
Dava konusu taahhütname tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı ..."nın “Hisse Senetlerinin Devri” başlıklı 415. ve 416.maddelerinde hamile ve nama yazılı hisse senetlerinin ne şekilde devredileceği gösterilmiş olup, her iki halde de hisse devrinin noterden yapılması gerektiği, bunun sıhhat şartı olduğuna dair bir koşul yoktur. 6762 sayılı ..."nın 415. maddesinde hamile yazılı pay senetlerinin devri için özel bir düzenleme getirilmiştir. Hamile yazılı senetler, elden teslim ile devir edilir. Bu işlem ile pay devri yapılmış olur. Nama yazılı pay senetleri ise ciro ve teslim ile devir edilir. Ancak, devir şirkete karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade eder. Anonim ortaklığın çıplak paylarının devri konusunda ... bünyesinde bir hüküm bulunmamaktadır. Payın devredilebilirliği ilkesi uyarınca, çıplak payın da senede bağlanmış paylar gibi serbestçe devredilebileceği hususunda görüş birliği mevcuttur. Ancak payın serbestçe devredilebilirliğine getirilen kanuni ve iradi sınırlamalar kuşkusuz çıplak pay için de geçerlidir. Çıplak payın devri genel hükümler doğrultusunda yapılır. Uygulanacak hükümler payın bedelinin tamamen ödenmiş olup olmadığı hususuna göre değişir. Bedelinin tamamı ödenmiş çıplak payın devri genel hüküm niteliğindeki alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşir. Alacağın temliki tasarufi bir işlem olduğu için, bununla çıplak pay devralana geçer. Şekil olarak bedeli tam ödenmiş çıplak payın devri, payın devredildiğini içeren yazılı bir temlik beyanının devralana verilmesi ile söz konusu olur. Anonim ortaklık payı bünyesinde çeşitli alacak hakları bulundurmaktadır. İşbu alacak haklarının devredilmesi eğer pay senede bağlanmamışsa, ancak BK"da düzenlenen alacağın temliki vasıtasıyla gerçekleşebilir. Alacağın temliki de yazılı şekilde yapılır. Bedeli hiç ödenmemiş veya kısmen ödenmiş çıplak payın devrinin hukuki niteliği bedelinin tamamı ödenmiş çıplak payındevrinden faklıdır. Zira, bedelinin tamamı ödenmiş pay tali yükümleri bir yana bırakacak olursak, pay sahibi açısından her hangi bir malvarlıksal borç içermemekte dolayısıyla sahip olduğu alacak hakkı niteliğindeki haklarından ötürü devri yukarıda açıklandığı üzere alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşir. Ancak bedeli tam olarak ödenmemiş pay için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Çünkü bedeli tam ödenmemiş pay, pay sahibi dışında malvarlıksal borç niteliğindeki taahhüt edilen pay bedelinin ödenmesi borcunu içerir. Anonim ortaklıklarda pay sahibinin asli borcu, taahhüt ettiği payların karşılığını oluşturan edimin ifasıdır. Bu kural hem nakdi hem de ayni sermaye taahhüdü için geçerlidir. Pay sahiplerinin taahhüt ettikleri payların karşılığını oluşturan edimi ifa etme borçları, ortaklık dışında da bir alacak hakkı teşkil eder. Bu durumda, karşılığı tamamen ödenmemiş bir payın devri devralan kişi açısından bir borç yüklenmesi niteliğine sahip olacağından ötürü devir işleminin borcun üstlenilmesi hükümleri uyarınca, yani bir iç üstlenme sözleşmesi ve alacaklı konumundaki anonim ortaklığın onayı alınmak sureti ile yapılması gereklidir. İç üstlenme sözleşmesinin tabi olduğu şekil şartı hakkında hiç bir hüküm öngörülmemiştir. Bu sebepten ötürü, hukukumuzda hakim olan şekil serbestisi ilkesi uyarınca tarafların söz konusu nakil sözleşmesini herhangi bir özel şekle bağlı olmaksızın sözlü, yazılı veya resmi şekilde yapabilme hususunda serbest oldukları düşünülebilir. Ancak pay, sadece kendisine bağlanan borçların değil aynı zamanda hakların da kaynağını teşkil eder. Alacak haklarının devrinin alacağın devri hükümlerine tabi kılındığı düşünülecek olursa, taahhüt edilen payın karşılığını ödeme borcunun yanında, ortaklık haklarını da içeren bedeli tam ödenmemiş payın devri işleminin de yazılı şekilde yapılması zorunluluğu söz konusudur. Dolayısıyla bedeli tam olarak ödenmemiş çıplak payın devri yazılı bir devir beyanı ile birlikte anonim ortaklığın onayının alınması ile gerçekleşir. Anonim ortaklık adına devir işlemine onay vermeye eğer ana sözleşmede farklı bir düzenleme bulunmuyorsa yönetim kurulu yetkilidir. (Sevi, Ali Murat, Anonim Ortaklıkta Payın Devri ... 2012, 294 vd.).
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı ..."nın 489. maddesinde de “Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade eder.” hükmü, 490. maddesinde ise “Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler. Hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu durumda, açıklanan hususlar nazara alındığında mahkemece faiz kaybı talebinin reddi kararı yönünden yazılı gerekçe yerinde görülse de anonim şirketlerde hisse devrinin ve hisse devir taahhüdünün noterden yapılması gerektiğine dair bir yasal zorunluluk bulunmadığından, hisse devrine ilişkin taahhütnamenin noterlikçe düzenlenmediği, oysa anonim şirketlerde hisse devir taahhütnamesinin noterde yapılması ve daha sonra da Yönetim Kurulunun onayına sunularak pay defterine kaydedilmesi gerektiği gerekçesiyle dava dışı anonim şirket hisse devri taahhüdüne dayalı hisse bedelinin tahsili talebinin reddi doğru olmamıştır. Ancak, 04/06/2007 tarihli “Taahhütname” ile davalının “Korusan A.Ş. deki hisselerinden kardeşleri ...’ya ve ...’ya aralarındaki ortaklık taksimatı mutabakata vardığında (aralarında uyuşum sağlandığında) ....593"er pay devredeceğini taahhüt ettiği” görülmekte olup, söz konusu bu taahhüdün bedelli olup olmadığı, şartlarının neler olduğu, taahhütnamede geçen mutabakat ve uyuşum ifadeleriyle kastedilen anlaşmanın sağlanıp sağlanamadığı anlaşılamamaktadır. Taraflarca da taahhütnamenin şartlarının gerçekleştiği iddia ve ispat edilememiştir. Bu suretle, dava konusu edilen bu taahhütnameye dayalı olarak devir taahhüdünde bulunulan hisselerin karşılığının istenemeyeceği kabul edilmelidir. Bu durumda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değilse de; davanın reddine ilişkin kararın ve Bölge Adliye Mahkemesinin davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının yukarıda açıklanan gerekçe nedeniyle sonucu itibariyle doğru bulunduğu anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesinin kararının düzeltilen bu gerekçeyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK"nın 370/.... maddesi uyarınca yukarıda açıklanan şekilde düzeltilen gerekçeyle ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan ....037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye ...,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, .../03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.