Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/216
Karar No: 2019/1117

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/216 Esas 2019/1117 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/216 E.  ,  2019/1117 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 19/02/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Av.... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına tapuda kayıtlı ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 157 ada, ... nolu parselin eylemli ... olduğu, tapunun iptali ve ... Genel Müdürlüğü adına tescili için dava açıldığını, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde ... Genel Müdürlüğünce açılan dava üzerine 19/02/2015 tarih ve 2014/328 E. - 2015/59 K. sayılı kararla 157 ada ... parselin (1823,38 m2) tamamının ... sınırları içinde kaldığının tespit edildiğini ve davacıya ait tapunun iptal edilerek ... vasfı ile ... adına kaydedilmesine karar verildiğini ve bu kararın 17/06/2015 tarihinde kesinleştiğini, dava konusu parselin mülkiyet hakkının Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hukuk kuralları çerçevesinde uzun yıllar önce edinildiğini, müvekkilinin dava konusu parseli tapuda kayıtlı özel mülkiyet kapsamında yer alan bir yer olması sebebiyle tapu siciline güvenerek üzerinde ... olduğuna dair hiçbir şerh olmadığı halde mülk edindiğini, Medeni Kanunun 1007. maddesinde Devletin tapu sicilinden doğan bütün zararlarından sorumlu olduğu ve bu hususa ilişkin tazminat davasının tapu kaydının bulunduğu yer mahkemelerinde görüleceği hükmünün yer aldığını ve devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk esasında kabul edildiğini, dava konusu yerin tapu sicil kayıtlarına güvenilerek alınan taşınmaza ait tapunun iptalinden dolayı uğradığı zarardan Devletin sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep, ıslah ve ek dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000.-TL maddi tazminatın davalı Hazineden tapunun ... adına tescili tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 28/03/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya dair haklarını saklı tutarak talep ettikleri tazminat miktarını 129256,40.-TL"ye artırmış ve tapu iptal ve tescil tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacının davasının kabulü ile, 129.256,40.-TL"nin tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği 17/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ve davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamından dava konusu ... köyü eski 664 parsel sayılı taşınmazın 15/01/1962 tarih 429 sıra numaralı tapu kaydına dayanarak ... adına 1800 m2 yüzölçümü ile 1961 yılında tespit ve tescil edildiği, 1986 yılında ... , 1990 yılında ... adına satış sonucu tescil edildiği, 2005 yılında yapılan yenileme kadastrosu sonucu taşınmazın 157 ada ... parsel sayısını aldığı, 15/02/2012 tarihinde satışla davacı ... adına tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydına 09/11/1992 tarihinde “... sınırları içinde kaldığı bildirilmiştir” şerhinin, 04/04/2013 tarihinde; “3083 sayılı Kanuna göre toplulaştırma alanına alınmıştır” şerhinin yazıldığı, davacının taşınmazı satın aldığı resmi satış akit tablosunda da, tapu kaydında yazan ... sınırı içinde kaldığına dair şerhin belirtildiği, taşınmaz davacı üzerine kayıtlı iken ... Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/328 E. - 2015/59K. sayılı ilamı ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... vasfı ile ... adına tesciline karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 17/06/2005 tarihinde kesinleştiği, 02/07/2015 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; 4721 sayılı TMK"nın 2. maddesine göre, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
    Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
    Aynı Kanununun 3. maddesine göre ise, “Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır.
    Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.”
    Medenî Kanunun 3. maddesinde düzenlenen iyiniyet, “Hakların kazanılması” ile ilgili olduğu halde, Medenî Kanunun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma “Hakların kullanılması” ve “Borçların yerine getirilmesinde” söz konusu olur.
    Dürüst davranma, “Bir hak sahibinin, hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi, yani dürüst, namuskar, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekalı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi” anlamındadır.
    TMK’nın 2/I. hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Medenî Kanuna göre dürüstlük kuralları verir.
    TMK"nın 2/II. maddesi ise, hukuk kuralları tarafından kişilere tanınan yetkilerin olduğu gibi kullanılması, diğer kişiler ve toplumlar için çoğu kez katlanılması güç olan sonuçlar doğurabileceğinden, hukukta ortaya çıkabilecek gerçek olmayan kanun boşluklarının giderilmesini amaçlamaktadır.
    Somut olaya bakıldığında; tazminat isteğine dayanak taşınmaz tapuda ... (...) adına kayıtlı iken tapu kaydına 09/11/1992 tarih 6525 yevmiye numaralı işlemle taşınmazın ... sınırları içinde kaldığına dair şerhin işlendiği, davacının taşınmazı satın aldığı tarihte taşınmazın tapu kaydında bu şerh mevcut olduğu gibi davacının taşınmazı satın aldığı 15/02/2012 tarih 1102 yevmiye numaralı resmî senette taşınmazın ... sınırları içinde kaldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Görüldüğü üzere, davacı yan dava konusu taşınmazı satın aldığı tarihte taşınmazın ... sınırları içinde kaldığını taşınmazın tapu siciline şerh edilmesinin yanı sıra davacının satın aldığı tarihte düzenlenen resmî akit senedinin içeriğinde de bu hususun belirtildiği hususları nazara alındığında davacının bunun getirdiği yükümlülük ile taşınmazı satın aldığı, hakların kazanılmasına ilişkin olan TMK"nın 3. maddesinin 2. fıkrası uyarınca “durumun gereğine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı” hususu dikkate alınarak, davacının iyiniyetli olduğunun somut olayda kabulü mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, isabetli bulunmayan yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 371/.... maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı gerekçelerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinin kararı kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin 6100 sayılı Kanunun 373/.... maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2037,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/02/2019 günü oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Dava konusu ..., ..., ... köyü eski 664 parsel 15/01/1962 yılında 425 sıra nolu tapu kaydına istinaden ... adına 1800 m2 olarak tespit ve tapuya tescil edildi. Taşınmaz 1986 yılında ... ’e, 1990 yılında ise ...’a satılmıştır.
    09/02/1992 tarih 6225 yevmiye numaralı işlemle ise taşınmazın ... sınırları içinde kaldığına dair tapuya şerh işlenmiştir.
    2005 yılında yenileme çalışması yapılarak 157 ada ... nolu parsel arasına alınmış ve daha sonra 15/02/2012’de davacı ...’e satılmıştır.
    ... Yönetimi ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı dava sonucunda, taşınmazın tamamı kesinleşen tahdit içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydı iptal edilmiş ve ... olarak ... adına tapuya tescil edilmiş ve bu karar 17/06/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
    Son malik ... 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince taşınmazın bedelini talep etmiş, mahkemece de dava dilekçesindeki talep ve ıslah isteği nedeniyle netice olarak 129.256,40.-TL’ye kesinleşme tarihinden itibaren faizi ile birlikte Hazineden tahsiline karar verilmiş, istinaf talebi Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiş ve bu son karar temyiz edilmiştir.
    Dairemizce, davacının TMK’nın 2 ve 3. maddelerine göre somut olayda iyiniyetli sayılamıyacağını dolayısıyla bu davayı açamıyacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne ve istinaf talebinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun görülmeyerek hükmün bozulması yönünde karar verilmiştir. Dairemizin, davacının dava açamıyacağı yönündeki görüş ve kararına katılmıyorum. Çünkü; taşınmazın tapu kaydına konan ... şerhinin önceki maliklerin dava açabilecekleri kabul edilmekte iken, şerhin konulmasından sonra satın alan malike dava açma hakkını kısıtlamak düşüncesi büyük çelişki, haksızlık ve hak kaybına sebebiyet verecektir. ... şerhinin etkisi şerhin konmasından önceki ve sonraki tüm malikler yönünden aynı değerdedir.
    Şerhi bilerek satın alan malikin dava açamayacağı kabul edildiği takdirde bu sefer tapu dışı harici satış ve alacağın temliki yolunun seçileceği bu şekilde tarafların isteklerinin gerçekleşmesi de mümkündür.
    Tapu kaydı üzerinde ... şerhi olduğu için tapuda satış mümkün değilken, Dairemiz kararları gereğince satın alana dava açma hakkı verilemiyecek kişi tapuda devir yapıldığı için TMK’nın 1007. maddesine göre tapu sicilinin tutulması nedeniyle dava açma hakkı vardır.
    Taşınmaz tapuda hisseli olarak kayıtlı olsaydı ve bir kısım hissedarlar hissesini satsalardı, hissesini satmayan malik dava açabilecek, satın alan malik dava açamıyacak gibi çelişkili ve garip bir durum ortaya çıkacaktı. İptal kararının kesinleştiği tarihden itibaren zamanaşımı süresi içinde (10 yıllık sürede) önceki malik gibi ... şerhini bilerek satın alan malikin de dava açabileceği hususunda bir tereddüt olamıyacağı kanaatindeyim. ... şerhini bilerek satın alan malikin iyiniyetli olmadığı, taşınmazı düşük bedelle satın aldığı, açacağı dava ile Hazineden daha yüksek bedel alabileceği ve haksız bir kazancın sözkonusu olabileceği yönündeki düşünce ve endişelerin hiç bir değeri yoktur, çünkü mahkeme taşınmazın raiç bedelini ve gerçek zarar miktarını belirlemek zorundadır. Somut olayda dava konusu 157 ada ... nolu parselin tapu kaydının iptal ve ... olarak ... adına tapuya tescil kararı 17/06/2015 tarihinde kesinleşmiştir, bu tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde malik TMK’nın 1007. maddesine göre dava açabilecektir. Davacının bu davayı açamıyacağı yönündeki Dairemizin sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum, temyiz talebinin reddi ile hükmün onanması gerekmektedir.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi