1. Hukuk Dairesi 2016/17184 E. , 2020/405 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.01.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, 650 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölümün bedeli mirasbırakan ... tarafından ödenip satın alınarak 3/8 payın mirasbırakanın eşi davalı ..., 2/8 payın kızı davalı ..., 3/8 payın ise mirasbırakan adına tescil edildiğini, bir süre sonra mirasbırakanın 3/8 payını davalı torunu ...’ye satış suretiyle devrettiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu, davalıların taşınmaz alım güçlerinin bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tesciline ve izalei şuyu ile satışına, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın davalılar ..., ... ve mirasbırakan tarafından birlikte satın alındığını, satış işlemlerin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ... ve ... yönünden adlarına kayıtlı toplam 5/8 payın bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiği iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, diğer davalı ... yönünden muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 650 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölüm dava dışı 3. kişiler adına kayıtlı iken 17.12.2003 tarihli satış işlemi ile 2/8 payın davalı ..., 3/8 payın davalı ..., 3/8 payın mirasbırakan adına tescil edildiği, mirasbırakanın 3/8 payını 28.08.2012 tarihinde davalı torunu ...’ye satış suretiyle devrettiği, 1926 doğumlu murisin 18.08.2012 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı eşi ... ve kızı ...’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; çekime konusu taşınmazın davalı ... ile ... adına kayıtlı toplam 5/8 payın bedelinin mirasbırakan tarafından ödenerek satın alınıp, anılan davalılar adına tescil ettirildiği iddiası ve davalıların savunmasına göre yanlar arasındaki uyuşmazğın, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 1.4.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih 586/782; 21.9.1994 tarih 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar karşısında; bedeli mirasbırakan tarafından ödendiği iddia edilen toplam 5/8 pay bakımından tapu iptali ve tescil isteğinin reddedilmiş olması, bedelinin muris tarafından ödendiği iddiasının da usulünce kanıtlanamadığı gözetilerek tenkis isteğinin de reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine..
Davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Mirasbırakan adına kayıtlı iken davalı ...’ye temlik edilen 3/8 bakımından da temlikin muvazaalı olduğu iddiasının HMK 190. ve TMK 6. maddeleri gereğince davacı tarafından kanıtlanamadığı, davacı tarafın dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı halde duruşmada tanık bildirmeyeceklerini belirttiği, dolayısı ile iddianın ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Bedeller arasındaki farkın da tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı açıktır.
Hal böyle olunca; davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 2.540.00."şer TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.