14. Hukuk Dairesi 2015/3497 E. , 2015/5043 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.12.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 12.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 05.05.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı, paydaşı olduğu ... sayılı parselin dava dışı paydaşının payını satış yoluyla davalıya devrettiğini, satışa ilişkin noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir.
Davalı, ... Noterliği’nin 11.06.2013 günlü bildirimi ile çekişme konusu payı edindiğini davacıya bildirdiğini, üç aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya satışın noter kanalıyla bildirilmesinden itibaren üç aylık sürede dava açılmadığından hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK"nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 Esas, 470 Karar sayılı kararının gerekçesinde de açıklandığı üzere üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp TMK"nın 733/3. maddesi uyarınca noter ihtarının tebliği gerekir.
Noter ihtarı tebliğ edilmemiş ise iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı, ... Noterliği’nin 11.06.2013 günlü bildirimi ile dava konusu payı satış yoluyla edindiğini taşınmazın paydaşı olan davacıya bildirmiştir. Anılan noter bildiriminin davacıya 26.06.2013 günü bizzat tebliğ edildiği görülmektedir. Ancak, davacı tebliğ mazbatasındaki imzanın tarafına ait olmadığından üç aylık hak düşürücü sürenin başlamadığını savunmuştur. Gerçekten de, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı’nın davacıya gönderilen noter bildirimi davacıya tebliğ eden posta memuru hakkında yürütülen soruşturmada yaptırılan kriminal incelemede söz konusu tebligat üzerindeki imzanın müştekiye ait olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, davacıya usulüne uygun bildirim tebliğ edilmediğinden TMK’nın 733/son madde uyarınca üç aylık hak düşürücü süre başlamamıştır. Dava payın satışından itibaren iki yıl içinde açıldığından iki yıllık hak düşürücü süre de geçmemiştir.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın usulden reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 1.100TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.