Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16041
Karar No: 2020/415
Karar Tarihi: 23.01.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/16041 Esas 2020/415 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/16041 E.  ,  2020/415 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, mirasbırakanları ..."in adına kayıtlı ... parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümünü satış göstermek suretiyle davalılara temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile murisin veraset ilamındaki hisseleri oranında mirasçıları adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar cevap dilekçesi sunmamışlar, katıldıkları duruşmada murisle birlikte oturduklarını, her türlü bakım ve gözetimi ile ilgilenmeleri nedeniyle minnet duygusu ile dava konusu taşınmazın temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, yapılan temlik işleminin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.01.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
    Hemen belirtilmelidir ki, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
    Bilindiği gibi, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, mirasbırakan tarafından temlik edilen payın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden kısım olup, davanın kabulü halinde bu değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmektedir.
    Bu durumda, eldeki davada alınması gereken harç mirasbırakan tarafından davalılara devredilen taşınmazın davacıların mirasçılık belgesindeki paylarına ( toplam 3/5 ) isabet eden kısmının dava tarihindeki değeri ( 108.000 TL ) üzerinden hesaplanması gerekirken mahkemece fazla karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru değildir.
    Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 2. bendinde yer alan “ 12.295.80 TL ‘’ ibaresinin çıkarılarak yerine ‘’7.377.48 TL ‘’ ibaresinin yazılmasına, aynı hükümdeki ‘’ 9.222.70 TL ‘’ ibaresinin çıkarılarak yerine ‘’ 4.304.38 TL ‘’ ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 2.540.00.-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.01.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
    Davalı ..., mirasbırakana baktığını, bunun karşılığı minnet duygusu ile temlikin yapıldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Mirasbırakan ..."in 1929 doğumlu olup, 20.12.2012 tarihinde öldüğü, davacıların murisin kızları davalıların ise, oğlu ..."un eşi ve çocuğu oldukları, ... sayılı parseldeki 10 nolu bağımsız bölüm mirasbırakana aitken 12.09.2011 tarihinde 1/2"şer oranda satış suretiyle davalılara temlik ettiği kayden sabittir.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 0l-04-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706 (yeni TMK 782) Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır.
    Öte yandan mirasbırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını, mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı, yoksa mal kaçırma amacının mı üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
    Somut olaya gelince; mirasbırakan temlik tarihinde 82 yaşında olup, 1997 yılında eşi ölmüş ve kanser hastasıdır. Son aylarını yatalak geçirdiği tanıklarca ifade edilmiştir.
    Yine iki taraf tanıkları da mirasbırakana davalılar tarafından bakıldığını bildirmişler, davacılardan mal kaçırmasını gerektirir somut bir bilgi ortaya koyamamışlardır. Dava dilekçesi içeriğine göre murise davalılar tarafından bakıldığı davacıların da kabulündedir. Esasen Türk toplumunda, aralarında hiçbir problem olmayan kız çocukları dışlanarak gelin lehine mal kaçırılması hayatın olağan akışına da aykırıdır.
    Oysa, çekişme konusu taşınmazın satış şeklinde davalıya temlik edildiği görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği kabul edilmelidir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakının gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    Yukarıda değinilen somut olgular açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın gerçek irade ve amacının mal kaçırmak olmadığı, eşi hayattayken ve onun ölümünden sonra da bakımını yapan davalılara minnet duygusu ile temliki gerçekleştirdiği kabul edilmelidir.
    Öte yandan, Anayasa"nın 141/3. ve HMK"nun 297 maddeleri uyarınca mahkemece kararlarının gerekçe içermesi zorunludur. Eldeki davada kararın gerekçe içerdiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
    Yukardaki nedenlerden ötürü davanın reddine karar verilmesi için hükmün bozulması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun düzeltilerek onama görüşüne katılamıyoruz.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi