14. Hukuk Dairesi 2015/1510 E. , 2015/5062 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.09.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ile ortaklığın tespiti istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; ortaklığın tespitine dair verilen 29.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 05.05.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil ... ile vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, ortaklığın giderilmesi davasına konu 7 parsel sayılı taşınmazı dava dışı Mustafa’dan 800 YTL satın alındığını, davalı İsmail ile aralarında düzenledikleri 12.05.1993 günlü protokol gereği bedelin 156 YTL’sinin tarafından, bakiye 640 YTL’nin davalı ... tarafından karşılanmasının kararlaştırıldığını edimini yerine getirdiğini, taşınmaz üzerindeki fabrikaya seramik fırını kurduklarını, davalı İsmail’in önceki alacaklısı dava dışı Arif alacağının tahsili için davalıya fabrikada soba imalatı yaptırdığını ve alacağını garanti altına alabilmek amacıyla da bakiye 644 TL’yi ödeyerek taşınmazı davalı ...’in eşi davalı ... adına tescil ettirerek ipotek tesis ettirdiğini, davacı payının ipoteğin fekkinden sonra devredileceğini söylediklerini, taşınmazın bulunduğu bölgedeki imar çalışmaları nedeniyle dava dışı Hazinenin de davada paydaş olduğunu, ipotek bedelinin ödenerek fekkedildiğini payının devredilmediğini ileri sürerek 7 parsel sayılı taşınmazın 156/800 payının adına tescilini ve işletmeye aynı oranda ortak olduğunun tespitini istemiştir.
Davalı ... , davacı ile ilgisi bulunmayan taşınmazı eşi ve oğlunun katkılarıyla edindiğini; davalı ... ise, davacının dayandığı bononun zamanaşımına uğradığını, davacının iyiniyetli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının adi ortaklıkta 312/3200 pay oranında ortak olduğunun tespitine karar verilmiş, gerekçe kısmında tapu iptali ve tescil isteminin daha önce kesinleştiği nedeniyle yeniden karar verilmediği belirtilmiştir.
Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ile adi ortaklıktaki hisse oranının belirlenmesi istemlerine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26/1).
Somut uyuşmazlıkta, kararın gerekçesinde davacının tapu iptali ve tescil isteminin daha önce bozma nedeni yapılmadığından kesinleştiği açıklanarak bu talep hakkında bir hüküm kurulmamıştır. Mahkemece kurulan hüküm bu haliyle HMK’nın 26. ve 297/2. maddelerine aykırıdır.
Diğer taraftan Dairemizin 09.03.2006 günlü ve 2005/8283 Esas, 2006/2681 Karar sayılı kararı ile davacının adi ortaklığın ve payının tespiti için uzman bilirkişilerin katılımıyla keşif yapılması, ayrıca fabrikanın ticari defter ve kayıtları incelenerek işletmenin 1993 yılındaki aktifi tespit edilerek, bu tespit uyarınca 312/3200 payın parasal karşılığını bilirkişilere hesaplatılarak, bu değeri keşif gününe göre yöntemince güncelleştirilmesi, ayrıca işletmenin keşif günündeki aktifi ayni yöntemle bulunarak, ortaya çıkacak farktan davacının 312/3200 payı dışında kalan kısmının davalıların iyileştirme ve genişleme gideri olduğunun kabulüyle bedeli davalılara ödenmek üzere depo ettirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yargılamanın devamı sırasında mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarında değeri belirlenen taşınmazdaki binaların ruhsatı bulunmadığından yani kaçak niteliğinde olduğundan bahisle ./..
davalılara ödenmek üzere depo ettirilen bedel de gözönüne alınmamıştır. Dava konusu taşınmaz üzerindeki binaların tamamının ruhsatının bulunmadığı, işletmenin kuruluşundan bu yana bu şekilde tasarruf edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, anılan taşınmazların mevcut durumları itibariyle değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, 12.11.2008 günü yapılan keşfe katılan kalıpçı ve makina mühendisi bilirkişilerinin saptadığı ekipmanların değerlerinin bozma kararında açıklanan hesaplamada dikkate alınmadığı görülmüştür. Anılan bilirkişilerin saptadığı ekipmanlar işletmenin keşif tarihindeki aktifleri içerisinde yer aldığına göre, değerin tespitinde hesaplama kalemlerine dahil edilmelidir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın 15 günlük yasal süre içersinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.