20. Hukuk Dairesi 2015/4731 E. , 2015/3713 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
... köyü 133 ada 1 parsel sayılı 1052455 m² yüzölçümündeki taşınmaz, yörede 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan orman sınırlandırılması sırasında orman vasfı ile adına tespit edilmiş ve tutanak 11.05.2007 – 11.06.2007 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkarılmış ve kesinleşmiştir. Davacılar, Mayıs 316 tarih ve 30 sıra nolu tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazlarının orman sınırları içinde bırakıldığını, oysa bunların ormanla ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adlarına tescili talebi ile dava açmışlardır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.11.2011 gün ve 2011/9138-13082 sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir: Şöyle ki; davacılar Mayıs 316 tarih 30 sıra nolu tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece davacıların dayandığı tapu kaydının tüm geldi ve gitti kayıtları ile varsa harita veya krokisi getirtilerek keşif sırasında mahallinde usulüne uygun şekilde uygulanmamış, çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı tespit edilmemiştir. Bu nedenle, mahkemece öncelikle dayanılan tapu kayıtları tüm geldi ve gitti kayıtları ile varsa harita ve krokisi getirtilerek, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları ve tüm parselleri birlikte gösterir birleşik kadastro paftası ile bu parselleri dıştan çevreleyen komşu parsel tutanakları, varsa dayanak belgeleri getirtilmeli, bu tapu kaydına dayanılan ve çekişmeli taşınmazlara komşu olan taşınmazlara ilişkin açılmış bulunan başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tespit edildikten sonra önceki bilirkişiler dışında seçilecek bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi eliyle (harita veya krokisi) mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek tapu kaydı mahalline uyuyor ise tapu kaydının kapsadığı taşınmazları gösterir fenni bilirkişi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, taşınmazın dosyada bulunan orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan ve 11.05.2007 – 11.06.2007 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkarılıp kesinleşen orman sınırlandırılması vardır.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/11/2013 tarihli iade kararı gereğince alınan orman bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın (A) ve (B) bölümlerinin orman sayılmayan yerlerden olduğu, (C) bölümünün ise, orman sayılan yerlerden olduğunun belirtildiği; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, taşınmazın (A) bölümünün orman sayılmayan, (B) ve (C) bölümlerinin orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmekle raporlar arasında çelişki oluştuğu, ayrıca, 19/02/2015 tarihli fen bilirkişi ek raporunda dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 2/B uygulaması ve 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince (A) bölümüne 133 ada 40 nolu parsel numarası, (B) bölümüne ise 133 ada 43 parsel numarası verilerek tutanak düzenlendiği belirtilmiştir. Yine, davacılar tarafından sunulan tapu kaydı da keşifte usulünce uygulanmamıştır. Bu nedenlerle;
Mahkemece, orman kadastrosu, kullanım kadastrosu ve 2/B madde uygulama çalışmalarına ilişkin harita ve işe başlama, işi bitirme, çalışma ve ilân tutanakları,133 ada 40 ve 43 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları, dayanılan tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, bütün belgeler getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ve bir orman yüksek mühendisi bilirkişiler yardımıyla, yeniden yapılacak inceleme ve keşifte orijinal-renkli (renkli fotokopi) en eski ve yeni tarihli memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2. madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (... veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde, dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazların, memleket haritası, kadastro paftası, orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2. madde uygulama haritasına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı; dayanılan tapu kayıtları yöntemince yerel bilirkişi ve fen bilirkişi eliyle zemine uygulanmalı, hudutları yerel bilirkişiden sorulup irdelenmeli, tapu kayıtları uyuyor ise, tapu kayıtlarına 3402 sayılı Kanunun 20/B maddesi bağlamında öncelikle kapsam tayin edilmeli, tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiği kabul edildiği takdirde ise, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek sabit ve kesinleşmiş sınırdan başlamak koşulu ile kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; ayrıca, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı, davacılar ve davalıların iddia ve delilleri taplanıp, görev hususu da değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/05/2015 günü oy birliği ile karar verildi.