Esas No: 2022/1168
Karar No: 2022/4475
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/1168 Esas 2022/4475 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/1168 E. , 2022/4475 K."İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli kasten öldürme
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 29.09.2021 tarihli ve 2021/1204 Esas, 2021/800 Karar sayılı kararının, sanık ve müdafii ile katılan ... vekili tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde;
Temyiz incelemesine konu gerekçeli kararın, kamu davasına katılan sıfatı ile taraf olan ve hükmü temyize hak ve yetkileri bulunan ... ve ... adlarına tebliğe çıkarıldığı ancak tebligat mazbataları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde tebliğ işlemlerinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu (7201 sayılı Kanun) hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Dava dosyasında adı geçen katılanlar adına çıkarılan tebligatların farklı nedenlerle usûlsüz olduğu dikkate alınarak her iki katılana çıkarlan tebligatlar ayrı ayrı incelenmelidir.
A. Katılan ... Yönünden
Adı geçen katılana çıkarılan tebligat mazbatasına; “Muhatabın o anda evde olmaması sebebiyle muhatap yerine muhatap ile birlikte aynı konutta ve sürekli oturduğunu beyan eden, görünüşe göre ... olan kayınpederi ...’a teslim edilmiştir.” şeklinde şerh düşüldüğü; ancak, 7201 sayılı Kanun’un “Teblig mazbatası” başlıklı 23 üncü maddesinin yedinci fıkrasının ilgili bölümünde belirtilen; “21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ... Sebebi,” şeklindeki hususun tebligat mazbatasında belirtilmediği, bu itibarla adı geçen katılan adına çıkartılan tebligatın usûlüne uygun olmadığı belirlenmiştir.
B. Katılan ... Yönünden
1. 7201 sayılı Kanun'un "Bilinen adreste tebligat" başlıklı 10 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre;
"Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."
2. Mezkûr hüküm gereği yapılan inceleme neticesinde; adı geçen katılanın, dava dosyasında bilinen en son adresinin; "... Mahallesi Gürsel Caddesi No: 45 İç Kapı No: 3 Kurtalan/Siirt" olduğu, gerekçeli kararın tebliği yoluna gidilen adresin ise adı geçen katılanın adres kayıt sistemindeki (MERNİS) adresi olan "Kapıkaya Küme Evleri No: 13 Kapıkaya Kurtalan/Siirt" olduğu belirlenmiştir.
3. 7201 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin birinci fıkrası fıkrası gereği, katılan ...'in öncelikle bilinen en son adresi esas alınarak aynı Kanun’un, "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca tebligat çıkarılıp söz konusu tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun'un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereği 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca MERNİS adresi esas alınarak gerekçeli kararın tebliği yoluna gidilmesi gerektiği belirlenmiştir.
4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; 7201 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat yönünden iki aşamalı bir yöntem benimsenmekle, muhatabın bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın iade edilmesi durumunda ve MERNİS adresinin bilinen adresten farklı olması hâlinde MERNİS adresine “MERNİS” şerhi düşülerek 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat çıkartılması gerekmektedir. Oysa adı geçen katılana, öncelikle bilinen adresi esas alınarak tebliğ yoluna gidilmeksizin doğrudan MERNİS adresi esas alınarak ve tebligat mazbatası üzerine “MERNİS” şerhi de düşülmeksizin tebliğ yoluna gidildiği saptanmıştır.
Gerekçeli kararın, kanun yoluna başvuru hakkı bulunanlara tebliğ edilmemesinin ya da usûlsüz tebliğ edilmesinin neticeleri incelendiğinde; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca, usûlüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin hükümler barındıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Türk hukuk sisteminin bir parçasıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) içtihadî değerlendirmeleri ile kapsamı belirlenen AİHS’in “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6 ncı maddesi, bazı zımnî hakları da bünyesinde barındırır. Bu haklar arasında “çelişme ilkesi”, “silahların eşitliği ilkesi”, “mahkemeye erişim hakkı”, “duruşmaya etkili katılma hakkı”, “delil sunma hakkı” ve “gerekçeli karar hakkı” yer alır. (Fahri Gökçen Taner, Ceza Muhakemesi Hukukunda Adil Yargılanma Hakkı Bağlamında Çelişme ve Silahların Eşitliği, 2. Baskı, ..., 2021, s.52)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre olağan kanun yolları, yargılama sürecinin bir parçasıdır. (Dallos/Macaristan, B. No: 29082/95, 01.03.2001) Bu nedenle AİHM, AİHS’in 6 ncı maddesi ile öngörülen adil yargılanma hakkının yargılamayı bir bütün olarak kapsadığını kabul eder. (... Kück/Almanya, B. No: 35968/97, 12.06.2003, §§ 46-47; Khamidov/Rusya, B. No: 72118/01, 15.11.2007, § 170)
Ayrıca AİHM, Hadjianastassiou/Yunanistan, B. No. 12945/87, 16.12.1992 kararında, ilgilisinin gerekçeden haberdar edilmemesinin AİHS’in 6 ıncı maddesi kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlâli olduğunu açıkça ifade etmiştir. Söz konusu karara göre; “Gerekçeli karar, dinlendiklerini taraflara göstermek ve böylece kendi taraflarındaki kararın daha istekle kabul edilmesine katkıda bulunmak amacına hizmet eder. ... Gerekçeli karar, bir başvuru sahibinin mevcut herhangi bir temyiz hakkını yararlı bir şekilde kullanmasını sağlamak için önemlidir.” Aynı kararda, gerekçeli kararın taraflara süresinde tebliğ edilmesi zorunluluğu da vurgulanmıştır. Aksi hâlde taraflar kanun yolu mercilerine başvuru konusunda hak kaybı yaşarlar ki bu durum sadece gerekçeli karar hakıkının değil, AİHM tarafından, AİHS’in 6 ncı maddesi kapsamında bulundukları belirlenen “çelişme ilkesi”, “silahların eşitliği ilkesi”, “mahkemeye erişim hakkı”, “duruşmaya etkili katılma hakkı”, “delil sunma hakkı” gibi hakların da ihlâli anlamına gelir.
Nitekim AİHM, gerekçeli kararın tebliğ edilmemesi hususunda, gerekçeli karar hakkının yanı sıra özellikle mahkemeye erişim hakkı üzerinde durmuştur. AİHM, her ne kadar AİHS’in 6 ncı maddesi ile mahkemeye erişim hakkı açıkça düzenlenmemiş ise de söz konusu hakkın hukukun temel prensibi olduğunu, mahkemeye erişim hakkı bulunmaksızın adil, alenî bir yargılamadan söz edilemeyeceğini ve adil yargılanma hakkının içerdiği güvencelerden yararlanmanın olanaksız hâle geleceğini vurgular. (Golder/Birleşik Krallık, B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 35) Mahkemeye erişim hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil, kanun yollarına etkili bir şekilde başvurma hakkını da içerir. AİHM, mahkemeye etkili erişim hakkını hukukun üstünlüğü ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve mahkemeye etkili erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu sebeple hukukî belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlâl edildiğine karar verilmektedir. (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23/1/2003, § 34) O hâlde davanın taraflarına gerekçeli kararın usûlüne uygun olarak bildirilmesi suretiyle tarafların, bu gerekçeye göre ayrıntılı itiraz/istinaf/temyiz nedenlerini bildirerek kanun yoluna etkili bir şekilde başvurma haklarının kamu gücüyle ihlâl edilmemesi, herkesin sahip olduğu adil yargılanma hakkına uygun davranılması zorunludur.
Keza Anayasa Mahkemesi de Ayşe Eşlik, B. No: 2014/15969, 21.06.2017, § 48; Metin Duran, B. No: 2018/33546, 28.01.2021 kararlarında gerekçeli kararın ilgilisine tebliğ edilmemesi nedeniyle mahkemeye etkili erişim hakkının ihlâl edildiğine hükmetmiştir.
Mevcut açıklamalar ışığında, inceleme konusu gerekçeli kararın adı geçen katılanlara usûlüne uygun şekilde tebliği ile tebliğ ve tebellüğ evrakının ve hükmü temyiz etmeleri durumunda temyiz dilekçelerinin dava dosyasına eklenmesi ve bu durumda ileri sürülen yeni temyiz istemleri hakkında ek Tebliğname düzenlenmesinden sonra dava dosyasının, geri gönderilmek kaydıyla, Mahkemesine iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
Oy birliğiyle, 06.06.2022 tarihinde karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.