Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1889
Karar No: 2022/4488
Karar Tarihi: 06.06.2022

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/1889 Esas 2022/4488 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2022/1889 E.  ,  2022/4488 K.

    "İçtihat Metni"

    İNCELENEN KARARIN
    MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
    SAYISI : 2018/1003 E., 2019/262 K.
    SUÇLAR : İhmali davranışla kasten öldürme,
    Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak,
    kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı
    madde kullanmak
    HÜKÜMLER : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı,
    İstinaf başvurusunun reddi kararı,
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması
    TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Kısmî temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması,
    Kısmî ret
    1. İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan kurulan hükme yönelik;
    a) Katılan vekilinin istinaf başvurusu üzerine; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 279 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ilgili bölümünde yer alan;
    "Bölge adliye mahkemesine ... başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine karar verilir."
    Şeklindeki düzenleme gereği istinaf başvurusunun reddine karar verildiği ve aynı maddenin son cümlesi gereği bu kararların itiraz yoluna tabi olduğu belirlenmiştir.
    b)Aynı suça yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin bu suça ilişkin hükmünün kaldırılmasına ve sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan, 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, söz konusu kararın da 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu anlaşılmakla mezkûr suça ilişkin kararların, temyiz yoluna tabi olmadığı belirlenmiştir.
    2. İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında ihmali davranışla kasten öldürme suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
    Katılanlar vekilinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
    I. HUKUKÎ SÜREÇ
    A. Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2018 Tarihli ve 2016/267 Esas, 2018/84 Karar Sayılı Kararıyla Sanık Hakkında
    1. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, dördüncü fıkrasının (a) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba,
    2. İhmali davranışla kasten öldürme suçundan, 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine,
    Karar verilmiştir.
    B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 18.02.2019 Tarihli ve 2018/1003 Esas, 2019/262 Karar Sayılı Kararıyla Sanık Hakkında
    1. Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçundan Kurulan Hükme Yönelik
    a) Katılan vekilinin istinaf başvurusunun; 5271 sayılı Kanun'un 279 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ilgili bölümünde yer alan;
    "Bölge adliye mahkemesine ... başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine,"
    Karar verilir. Şeklindeki düzenleme gereği istinaf başvurusunun reddine,
    b) Sanık müdafiinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilerek söz konusu hükmün, 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,
    Karar verilmiştir.
    2. İhmali Davranışla Kasten Öldürme Suçundan Kurulan Hükme Yönelik
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik katılan vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

    II. TEMYİZ SEBEPLERİ
    Katılanlar vekilinin ihmali davranışla kasten öldürme suçuna yönelik temyiz sebebi; sanık hakkında tasarlayarak kasten öldürme suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.
    III. OLAY VE OLGULAR
    Temyizin kapsamına göre;
    A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
    1. Katılan ...’in 27.04.2016 tarihinde sabah 08:00 civarında evden ayrılan ve aramalarına rağmen ulaşamadığı oğlu ... hakkında 28.04.2016 tarihinde kayıp şahıs başvurusunda bulunduğu, ...’ın Yahyakaptan 23 Nisan İlköğretim Okulu karşısındaki dere kenarında 02.05.2016 tarihinde cesedinin bulunduğu, yapılan otopside maktulün kesin ölüm nedeninin suda boğulma olarak tespit edildiği, mevcut bulgular kapsamında ölüm saatinin yaklaşık 24 – 36 saat öncesi olarak belirlendiği, kesin ölüm saatinin belirlenemediği, yapılan araştırmada maktulü en son gören kişinin sanık olduğunun tespit edildiği, sanık ile ölenin bonzai uyuşturucu madde bağımlısı oldukları, birbirlerini bu nedenle tanıdıkları ancak arkadaş olmadıkları, olay günü sanığın ölene Facebook adlı sosyal paylaşım sitesinin Messenger programı üzerinden mesaj gönderdiği, "İçiyor musun hala?" diye sorduğu, ölenin içtiğini söylemesi üzerine sanığın bonzai içmekte kullanılan aparatı kast ederek "Makine yapabiliyor musun?" diye sorduğu, ölenin yapabildiğini söylemesi üzerine buluşma ayarladıkları, sanığın ölenden sadece makine yapmak üzere malzeme istediği, ayrıca uyuşturucu getirmesini söylemediği, olay yeri inceleme raporuna göre olay yerinde bonzai içmek için kullanılan ve sanığın Facebook Messenger yazışmalarında istediği malzemelerden yapılmış makine tabir edilen aparatın bulunduğu, incelenen görüntü izleme tutanağına göre sanık ile ölenin buluştukları, 16.12.2017 tarihli HTS kayıtlarının incelenmesi ile aldırılan bilirkişi raporuna göre çakışan baz istasyonlarından yapılan tespitte sanık ile ölenin 08.25 civarında aynı baz istasyonundan sinyal aldıkları, sanığın olay günü 09.16’da yaptığı görüşmeye göre de bu saat itibari ile sanık ile ölenin aynı konumda olduklarının değerlendirildiği, bundan sonrasında ise sanığın baz istasyonlarının hemen değişmesi ve aralık zamanının çok kısa olması nedeniyle sanığın bu görüşmeler sırasında bir ulaşım aracı içerisinde olabileceğinin değerlendirildiği ve sanığın ölenin bulunduğu yerden uzaklaştığının tespit edildiği, olay günü katılan ...’in ölenin Facebook sayfasına girerek en son sanıkla görüştüğünü tespit ettiği ve görüşmelerin çıktısını aldığı, yine aynı günün akşamında katılan ...’in sanık ve babası ile irtibat kurduğu, bu görüşmede sanığın, ölen ile uyuşturucu kullandıklarını ve buluştukları yeri söylemediği, akabinde sim kartını kırdığı ve Facebook sosyal paylaşım sitesinden ölenin kullandığı adresi engellediği, olay gününden yaklaşık 1 hafta sonra ise ölenin cesedinin bulunduğu ve ölenin telefonunun ele geçmediği ancak en son olay yerinde baz sinyali verdiği, sinyal kesildikten sonra telefona başka bir hattın takılmadığının bilirkişi raporuyla tespit edildiği olayda, sanığın; ölen ile olay günü buluştukları, herkesin kendi içeceği bonzaiyi getirdiği, ölenin getirdiği bonzaiyi içtikten sonra kendisini yanında istemediği, bunun üzerine kendisinin de olay yerinden gittiği, ailesinin ölenin uyuşturucu kullanmasına kızacağını düşünerek olay günü akşamı yaptıkları görüşmede ölen ile bonzai içtiklerini gizlediği, kendisi ölenin yanından ayrıldığında ölende herhangi bir rahatsızlığın bulunmadığı, eğer yanında rahatsızlanmış olsa idi kendisine yardımcı olacağı şeklinde savunma yaptığı görülmekle, her ne kadar sanık hakkında ...'ın ihmali davranışlarla ölümüne neden olduğu iddiasıyla kamu davası açılmış ise de ölüm olayının görgü tanığının bulunmadığı, olay günü Facebook üzerinden irtibat kuran ölen ve sanığın buluşup birlikte uyuşturucu kullandıkları sabit olmakla birlikte otopsi tutanağına göre suda boğularak öldüğü kesin olan ölenin ölüm saatinin net ve kesin bir şekilde belirlenemediği, sanığın daha sonra görüştüğü ölenin yakınlarına ölenin yerini söylemekten kaçınmasının kendisinin işlediği uyuşturucu verme suçunun ortaya çıkmasını engellemek için olduğunun değerlendirildiği, ölenin telefonunun sanıkta ele geçirilemediği gibi sanık tarafından alınıp satıldığına dair somut bir delilin de bulunmadığı, ölenin, sanığın yanında fenalaşıp yardım yükümlülüğünün doğduğuna ve sanık tarafından bu yükümlülüğün ihmal edildiğine dair sanığın savunmasının aksini gösterir her türlü şüpheden uzak mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı ihmali davranışlarla ölüme neden olma suçundan beraatine karar verildiği belirlenmiştir.
    2. Sanık her aşamada istikrarlı olarak üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
    3. Ölen hakkında tanzim olunan 02.05.2016 tarihli otopsi raporunda, kesin ölüm sebebinin suda boğulma olarak tespit edildiği anlaşılmıştır.
    4. Sanık ile ölen arasında gerçekleşen Messenger yazışmalarına ait suretler, ölenin cep telefonuna ait IMEI numarası üzerinden yapılan incelemeye ilişkin bilirkişi raporu ve HTS kayıtları dava dosyasına eklenmiştir.
    B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
    İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.
    IV. GEREKÇE
    A. Katılanlar Vekilinin Sanık Hakkında Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçu Yönünden Bölge Adliye Mahkemesi Tarafından Verilen Kararlara İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
    1. Katılan vekilinin istinaf başvurusunun; 5271 sayılı Kanun'un 279 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ilgili bölümünde yer alan; "Bölge adliye mahkemesine ... başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine karar verilir." şeklindeki düzenleme gereği istinaf başvurusunun reddine dair kararın, aynı maddenin son cümlesi gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
    2. Aynı suça yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin bu suça ilişkin hükmünün kaldırılmasına ve sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan, 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın da 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı,
    5271 sayılı Kanun’un, 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen;
    “Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.”
    Şeklindeki düzenleme de dikkate alınarak kanun yolu incelemesinin itiraz merciince yapılması gerektiği anlaşıldığından, dava dosyasının mezkûr suç yönünden, 5271 sayılı Kanun’un 268 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendi uyarınca itiraz merciince incelenmek üzere iade edilmesi gerektiği belirlenmiştir.
    B. Katılanlar Vekilinin Sanık Hakkında İhmali Davranışla Kasten Öldürme Suçu Yönünden Bölge Adliye Mahkemesi Tarafından Verilen Esastan Ret Kararına İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
    1. Eylemin Tasarlanarak İşlendiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
    1. Kasten öldürme suçu 5237 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinde; “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiş,
    "Nitelikli hâller" başlıklı 82 nci maddesinde;
    "(1) Kasten öldürme suçunun;
    a) Tasarlayarak,
    İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır."
    Şeklindeki düzenleme ile tasarlayarak öldürme, kasten öldürme suçunun nitelikli hâlleri arasında sayılmıştır.
    2. Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde tasarlama kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından "soğukkanlılık" ve "planlama teorisi" olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.
    3. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (765 sayılı Kanun) yürürlükte olduğu dönemde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 09.07.2002 tarihli ve 2002/138 Esas, 2002/301 Karar sayılı kararı ile 03.12.2002 tarihli ve 2002/247 Esas, 2002/414 sayılı kararlarında; "Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması hâlinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır." sonucuna ulaşılmıştır.
    4. Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.04.2013 tarihli ve 2013/3 Esas, 2013/144 Karar sayılı kararı, 26.06.2012 tarihli ve 2012/67 Esas, 2012/258 Karar sayılı kararı, 12.06.2012 tarihli ve 2012/560 Esas, 2012/227 Karar sayılı kararı, 25.01.2011 tarihli ve 2011/122 Esas, 2011/7 Karar sayılı kararı, 16.02.2010 tarihli ve 2010/251 Esas, 2010/25 Karar sayılı kararı, 02.02.2010 tarihli ve 2010/239 Esas, 2010/14 Karar sayılı kararı, 15.12.2009 tarihli ve 2009/200 Esas, 2009/290 Karar sayılı kararı, 03.10.2006 tarihli ve 2006/30 Esas, 2006/210 Karar sayılı kararı, 13.11.2001 tarihli ve 2001/239 Esas, 2001/247 Karar sayılı kararı ile 28.04.1998 tarihli ve 1998/117 Esas, 1998/155 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.
    5. Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.
    6. Bu bilgiler ışığında somut olay ve İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin uygulamaları birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında, ihmali davranışla kasten öldürme suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, sanığın her aşamada istikrarlı olarak üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, ölen hakkında tanzim olunan otopsi raporunda belirtilen kesin ölüm sebebinin suda boğulma olduğu, sanık ile ölenin yasaklı madde kullanmak için buluştukları, akabinde ölenin, sanığı yanında istemediği ve sanığın da madde kullandıkları yerden ayrıldığı, sanığın bu savunmasının, dava dosyasında mevcut baz istasyonlarını gösterir tutanaklar ile doğrulandığı, buna göre sanığın, ölene karşı öldürmeye yönelik icrai bir davranışı bulunmadığı gibi ölenin, sanığın yanında fenalaşıp sanık yönünden yardım yükümlülüğünün doğduğuna ve bu yükümlülüğün sanık tarafından ihmal edildiğine dair de sanığın savunmasının aksini gösterir her türlü şüpheden uzak mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında verilen beraat kararına ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen esastan ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmekle, hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

    V. KARAR
    A. Katılanlar Vekilinin Sanık Hakkında Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçu Yönünden Bölge Adliye Mahkemesi Tarafından Verilen Kararlara İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
    Gerekçe başlığı altında (A) bölümünde açıklanan nedenlerle dava dosyasının mezkûr suç yönünden, 5271 sayılı Kanun’un 268 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendi uyarınca itiraz merciince incelenmek üzere, Tebliğnameye uykun olarak, oy birliğiyle İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,
    B. Katılanlar Vekilinin Sanık Hakkında İhmali Davranışla Kasten Öldürme Suçu Yönünden Bölge Adliye Mahkemesi Tarafından Verilen Esastan Ret Kararına İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
    Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 18.02.2019 tarihli ve 2018/1003 Esas, 2019/262 Karar sayılı kararında katılanlar vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
    Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
    06.06.2022 tarihinde karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi