20. Hukuk Dairesi 2014/10104 E. , 2015/4040 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı sulh hukuk mahkemesine verdiği dava dilekçesinde; sınırlarını bildirdiği Kızılcık köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiş, sulh hukuk mahkemesince taşınmazın değeri dikkate alınarak dosya görevsizlik kararıyla asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne ve 24.11.2010 günlü fen bilirkişi krokisinde kırmızı renk ile taralı 5275,287 m²"lik taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalılar ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17.11.2011 gün ve 2011/9311-12881 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemenin hükmünün yerinde olmadığı, mahkemece, bölgede arazi kadastrosunun hangi yıl yapıldığı ve dava konusu yerin neden tapulama harici bırakıldığının sorulmadığı, çekişmeli taşınmaza komşu olan parsel tutanakları, varsa dayanak tapu veya vergi kayıtları getirtilerek taşınmaz yönünü ne okuduğunun denetlenmediği, raporu hükme esas alınan orman bilirkişinin çekişmeli yeri tahdit haritası üzerinde elle boyayarak gösterdiği, memleket haritasında ise komşularla aplikenin yapılmadığı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı ile satın aldığı kişiler yönünden tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri nazara alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmediği, eski ve yeni hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp taşınmazın niteliği ile konumu ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığının saptanmadığı, eksik araştırma ve incelemeye, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamayacağına değinilerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerektiğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası vekili 14.03.2012 havale tarihli dilekçesinde; taşınmazın orman vasfıyla adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne; dava konusu Isparta ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde bulunan Doğusu: ..."nın 7773 parsel sayılı yeri ve evi, Batısı: ... Sınırı, Güneyi: ..., Kuzeyi: ... varisleri olan taşınmazın 24/11/2010 tarihli fen bilirkişisi ... ve orman bilirkişisi .... tarafından düzenlenen rapora ekli krokide kırmızı renk ile taralı 5275,287 m2"lik kesiminin davacı adına tarım arazisi vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
1961 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda çekişmeli taşınmaz tescil harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Bölgede 1968 yılında kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ...ne yükletilmesine, .... harç alınmasına yer olmadığına 11/05/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.