20. Hukuk Dairesi 2015/4819 E. , 2015/4044 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı ..., 25.06.2010 tarihli dava dilekçesinde tapuda kayıtlı ... Köyü sınırları dahilinde bulunan 102 ada 66 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının zilyetliğinde bulunduğu halde kadastro çalışmalarında köyde bulunmaması nedeniyle orman olarak tespit edildiğini iddia ederek, tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmıştır.
Mahkemece davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 19.02.2013 gün ve 2013/829 - 1585 sayılı bozma kararında özetle; "Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı, karara dayanak alınan bilirkişi raporunun çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmadığı, bu nedenle mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bir orman mühendisi ve bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumunun saptanması, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun düşünülmesi; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresinin incelenmesi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde bu kez zilyetlikle kazanma koşullarının araştırılması gerekeceğinden, keşif sırasında tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınması, komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarının getirtilip uygulanması; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdiklerinin araştırılması; varsa zilyetlik tanıklarının taşınmaz başında dinlenmesi; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişi) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri nazara alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığının saptanması" gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Yapılan incelemede, taşınmazın bulunduğu yerde 2003 yılında 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kadastro çalışmalarında, taşınmazın 706.7727.05 m² yüzölçümü ve 102 ada 66 parsel sayısı ile adına orman niteliği ile tesbit edilerek itirazsız olarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak taşınmazın zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı belirlenerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 11/05/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.