17. Hukuk Dairesi 2010/1464 E. , 2010/4115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Asliye 10. Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların sürücü ve işleteni ile zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucunda müvekkillerinin desteği ... öldüğü ve davacı ...’in yaralandığını, bu nedenle müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını ve zarara uğradıklarını ileri sürerek, ıslahla birlikte toplam 56.690,00 TL maddi ve 55.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt faizleriyle davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sürücü ve işleten ... vekili,kusurlu olmadıklarını savunarak,davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, limitle ve kusura göre sorumlu olduklarını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, maddi tazminata ilişkin davacılar Kemal ve Kezban Serim bakımından ödeme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacı ... için toplam 51.193,08 TL maddi tazminatın her iki davalıdan ve tüm davacılar için toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...’ndan temerrüt faizleriyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, haksız eyleme dayalı tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve olay tarihinde geçerli olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B 2/a maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Mahkemece, davalı ... bakımından da kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olup, anılan hükümler gereğince bu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Ancak, davalı ... vekilince, ıslahla artırılan kısım için ıslah tarihinden faiz uygulanması gerektiği savunulmuş ise de; yukarıda açıklanan ilke ve alacağın esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de davadan önce sigortaya başvuru yapılmış ise bu başvuruyu takip eden 8 iş gününden sonra, başvuru yok ise de dava tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı ... ile davacılar arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre, davalı ... şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil kazanın ihbarıdır. Bu itibarla, dava tarihinden önce sigortaya başvuru yapıldığı iddia ve ispat edilemediğine göre, dava dilekçesi ile kazanın davalı sigortaya ihbar edilmiş olmasıyla, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olup, buna göre gerek dava dilekçesinde istenilen tazminat alacağı için ve gerekse ıslahla artırılan kısım için dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Dairemizin son uygulaması bu yöndedir.
Bu itibarla, davalı sigortanın, ıslahla artırılan kısım için ıslah tarihinden faiz uygulanması istemi doğru değil ise de; yukarıda açıklanan nedenle alacağın tamamına dava tarihinden faize hükmedilmesi gerekirken, kaza tarihinden faiz uygulanması doğru olmamıştır.
3-Yargılama harç ve giderleri bakımından kurulan hükümlerde ise, davalı ... bakımından manevi tazminat istemi hakkında kabul kararı verilmediği halde, yargılama harç giderleri bakımından her iki davalı için birlikte hüküm
kurulmuştur. Oysa HUMK’nun 417. maddesine göre, tarafların haklı çıktıkları oranda yargılama giderlerinin paylaştırılması gerekir.
Bu itibarla, yukarıda her iki bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olup, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiş ise de anılan yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının 2. bendinin sonuna, “davalı ... bakımından dava tarihinden faiz uygulanmasına” ibaresinin ve 5. ile 11. bendin sonuna “Davalı sigortanın yalnızca hükmedilen maddi tazminatın toplam tazminata oranı üzerinden sorumlu tutulmasına” ibaresinin eklenmesine, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 3.725,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı Ergo İsviçre Sigorta AŞ"nden alınmasına 3.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.