Esas No: 2020/1075
Karar No: 2022/759
Karar Tarihi: 01.02.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1075 Esas 2022/759 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/1075 E. , 2022/759 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25.04.2018 tarih ve 2014/1275 E. - 2018/273 K. sayılı kararın asıl davada davacı-birleşen davalarda davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 31.12.2019 tarih ve 2018/1908 E. - 2019/1362 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davacı-birleşen davalarda davalı vekili tarafından duruşmalı, asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 18.01.2022 günü hazır bulunan asıl davada davacı birleşen davalarda davalı vekili Av. ... ile karşı taraf vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tanıtım faaliyetleri kapsamında Silah Sisteminin Derince Limanı’ndan Suudi Arabistan Cidde Limanı’na taşıma işinin davalı tarafından üstlenildiğini, taşımada davalının kusuru ile gecikme yaşandığını ileri sürerek, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 587.380,45 TL maddi tazminatın ve 50.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihi 15.01.2013 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili, gemide meydana gelen arıza ve bundan mütevellit yaşanılan gecikme sebebiyle müvekkili şirkete atfı kabil hiçbir kusurun olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada (Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/1135 Esas sayılı dosyası) davacı vekili, müvekkili tarafından üstlenilen deniz nakliyesi işinin yerine getirildiğini, davalının navlun bedelini ödememesi üzerine başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taşımada gecikme yaşandığını, bu nedenle oluşan 695.881,00 USD kurum zararından 364.477,00 USD mahsup edildiğinde kalan 331.404,00 USD kurum alacağı için Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/78 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını savunarak, davanın reddini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada (Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/565 Esas sayılı dosyası) davacı vekili, müvekkili tarafından üstlenilen yurt içi kara nakliyesini işinin yerine getirildiğini, davalının navlun bedelini ödememesi üzerine başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, deniz taşımasında gecikmeler yaşandığını, gecikmeden kaynaklanan maddi zararların davacı firma alacağı ile takas - mahsup edildikten sonra kalan 331.404,00 USD alacağın 27/12/2012 tarihli yazı ile davacıdan talep edildiğini ancak ödeme yapılmadığını, Ankara Asliye 17. Ticaret Mahkemesi'nin 2013/78 Esasına kayıtla dava açıldığını, dava konusu alacağın taraflarınca takas edilmemiş olsaydı icra takip tarihi itibariyle davacının alacağının zamanaşımına uğrayacağını savunarak, davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada (Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/460 Esas sayılı dosyası) davacı vekili, davalıya ait emtianın Güney Kore/Busan-Türkiye/Derince Limanı denizyolu taşıması işininişinin yerine getirildiğini, davalının navlun bedelini ödememesi üzerine başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, Derince- Cidde taşıma işinde meydana gelen gecikmeden kaynaklanan zararın tahsili için 27.02.2013 tarihinde Ankara 17.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/78 E. sayılı dosyasında dava açılmak zorunda kalındığını, dava konusu alacağın takas edildiğinin Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne sunulan cevap dilekçesinde davacı firmaya bildirildiğini, davacının %20 inkar tazminatının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin, davacıdan olan alacağı için takas hakkını kullandığını ve bu hususu davacı firmaya bildirdiğini savunarak, davanın esastan reddini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı tarafça taşımanın gerçekleştirildiği geminin yolculuğa çıkmadan önce arızalandığı, tamirinin ardından yola çıktığı, yolculuk sırasında tekrar arızalandığı, bu hali ile geminin başlangıçta denize, yola ve yüke elverişli olup olmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, geminin 22/06/2012 günü saat 24:00'te yüklemesini bitirdikten sonra makine arızası nedeniyle limandan kalkış yapamadığı ve ancak arıza giderildikten sonra 6 gün gecikmeli olarak 28/06/2012 tarihinde saat 04.25'de yola çıktığının belirlendiği, geminin 10/07/2012 tarihinde akşam saatlerinde Port Sait Limanı'nda demirli durumda iken Süveyş Kanalı kanal girişi yapmak üzere gemi makinesinin hazırlanması sırasında tekrar arıza yaptığı, 25/07/2012 tarihinde geminin class kuruluşu olan Bureau Veritas tarafından yapılan survey test sonucu normal çalıştığının tespit edildiği, bu şekli ile Derince Limanı'ndan kalkış öncesinde 1 ve 2 nolu silindirlerde yaşanan makine arızasının, ana makinenin periyodik bakımlarının düzenli ve zamanında yapılmamasından kaynaklanmış olacağı, bu durumda yolculuk başlamadan önce geminin denize ve yola elverişli olmadığı, buna göre sorumluluğun TTK'nın 1141. maddesi kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği, davalı taşıyanın sorumluluğunun TTK 1186/6. maddesi uyarınca maddi zararın sözleşme için ödenecek navlun miktarı ile sınırlı olup, miktarının 366.477,00 USD olacağı, davacı tarafın asıl davada maddi zarar olarak bu miktarı düşerek talepte bulunmuş olmakla, fazlaya ilişkin maddi zararı bulunmadığından, maddi zarara yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği, sözleşmeye dayalı işbu davada manevi zararın yasal koşullarının da oluşmadığı, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/1135 Esas sayılı davasında istenen 22/06/2012 tarihli navlun ücretine konu 295.000,00 USD tutarındaki fatura alacağının, asıl davada maddi zarar kalemi içerisinde takas olarak düşülen kısımda belirtildiği, takas-mahsup koşullarının oluştuğu da nazara alındığında, işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteğinin yerinde görülmediği, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/565 Esas sayılı davasında ve birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/460 Esas sayılı davasında, takibe dayanak fatura bedellerine ilişkin nakliyenin yapıldığı, asıl davadaki alacak miktarı da nazara alınarak, işbu icra takiplerinin dayandığı faturalara konu miktarların ödenmesinin gerektiği, alacağın faturaya dayalı ve likit olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/1135 Esas sayılı davasının reddine, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/565 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile davalının itirazının 92.300,00 TL asıl alacak ve 6.453,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.753,41 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, hükmolunan meblağın %20'si oranında hesaplanan 19.750,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine, birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/460 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile davalının itirazının 208.665,80 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, hükmolunan meblağın %20'si oranında hesaplanan 41.733,16 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı asıl davada davacı-birlşeen davalarda davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, asıl davada, gecikmeden kaynaklandığı ileri sürülen zararların tahsili istemi hakkında da 6102 sayılı TTK hükümleri uygulanması gerektiği, davalının asıl dava konusu taşımaya tahsis ettiği geminin, yolculuk başlamadan önce denize ve yola elverişli olmadığı, dolayısıyla asıl davada davalı taşıyanın, 6102 sayılı TTK'nın 1141. maddesi uyarınca gecikme nedeniyle uğranılan zarardan sorumlu olduğu, ancak davalının bu sorumluluğunun da 6102 sayılı TTK'nın 1186/6. maddesi uyarınca, taşıma sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarından fazla olamayacağı, davacı tarafça da navlun dışında kalan zarar kalemlerinin talep edildiği, TTK'nın 1187. maddesinin uygulanamayacağı, zira davalının kasten veya pervasızca hareketi ile böyle bir zarar meydana gelebileceği bilinciyle hareket ettiğinin kabul edilemeyeceği, olayda bir kasıt veya pervasızca hareketin olduğu kabul edilse bile, davalının taşıma işini ve dolayısıyla da karar alma yetkisini devrettiği fiili taşıyanın, kasten veya pervasızca davranışından sorumlu tutulamayacağı, TTK'nın 1186/6. maddesindeki sorumluluk sınırının manevi tazminat talebini de kapsadığı; birleşen davada (Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/1135 Esas sayılı dosyası) davacının anılan meblağda taşıma ücreti alacağının olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, ancak davalı vekilince, süresinde sunulan cevap dilekçesi ile hem zaman aşımı hem de takas mahsup def'inde bulunulduğu, birleşen davadaki 295.000,00 ABD Doları taşıma ücreti alacağının %30'u olan 88.500,00 ABD Doları kısmı zamanaşımına uğradığı, kalan 206.500,00 ABD Doları kısmı içinse, asıl davada davacı-birleşen davada davalının takas mahsup def'i sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği, davanın açıklanan bu gerekçe
ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, birleşen davada (Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/565 Esas sayılı dosyası) taşıma ücretinin tamamının zamanaşımına uğradığı, İlk Derece Mahkemesince anılan birleşen davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, birleşen davada (Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/460 Esas sayılı dosyası) asıl davada davacı-birleşen davada davalının, Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/1135 Esas sayılı birleşen davasında kullandığı takas mahsup def'inden arta kalan 88.500,00 ABD Doları tutarındaki alacağına dayanarak, aynı davacının açtığı işbu davada da takas mahsup def'inde bulunabileceği, dolaysıyla işbu birleşen davanın anılan kısmının da takas mahsup def'i dolayısıyla reddine, bakiye 24.500,00 ABD Doları tutarındaki kısmın ise kabulüne karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince işbu birleşen davada TL üzerinden hüküm kurulduğundan ve birleşen davada davacı vekilince istinaf itirazında bulunulmadığından, icra takip tarihindeki kur oranına göre 45.241,70 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesiyle asıl davada davacı-birleşen davalarda davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, asıl davada davacı-birleşen davalarda davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 25/04/2018 gün ve 2014/1275 E. - 2018/273 K. sayılı kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/1135 Esas sayılı davasının reddine, birleşen Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/565 Esas sayılı davasının redine,Birleşen Ankara Asliye 1. Ticaret Mahkemesi'nin 2014/460 Esas sayılı davasında, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul 27. İcra Müdürlüğü'nün 2013/14370 sayılı takip dosyasında itirazının 45.241,70 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan meblağın %20'si oranında hesaplanan 9.048,34 TL icra inkar tazminatının birleşen davada davalıdan alınarak birleşen davada davacıya verilmesine, birleşen davada davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince asıl davaya yönelik olarak esastan verilen nihai kararda, aşağıda (2) nolu bentte belirtilen husus dışında, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre asıl dava bakımından davalı SDV Horoz Taş. ve Tic. A.Ş. vekilinin tüm, davacı MKE vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Asıl davada davacı MKE vekilinin, taşıma sözleşmesine dayalı geç teslimden kaynaklanan manevi tazminat talebi 6102 sayılı TTK’nın 1186/6. maddesinde öngörülen sorumluluk sınırının manevi tazminat talebini de kapsadığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, taşıyıcının sorumluluğunu sınırlandıran hükümler sadece maddi tazminat istemlerine ilişkin olduğundan, manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendiril-meksizin talebin reddi doğru olmamış, asıl davada verilen hükmün bu sebeple davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3) Birleşen davalarda, davacı SDV Horoz Taş. ve Tic. A.Ş. vekilinin birleşen davalara yönelik temyiz itirazlarına gelince, birleşen davalar muhtelif taşımalara ilişkin navlun alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Birleşen davalarda davacı SDV … A.Ş., 2020/1135 Esas sayılı birleşen davada Derince-Cidde arası deniz navlun ücretine ilişkin faturanın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiş; 2020/565 Esas sayılı birleşen dosyada ise aynı sözleşmeye dayalı olarak Derince limanına değin kara yolu ile yapılan taşımadan kaynaklı fatura bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Keza 2020/460 Esas sayılı birleşen davada ise, yukarda belirtilen asıl ve birleşen davalara konu sözleşme dışında, bir başka sözleşmenin konusunu teşkil eden Busan-Derince limanları arasında yapılan taşımaya ilişkin deniz navlun alacağı için düzenlenen faturanın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istenmektedir. Anılan davalara konu icra takipleri 30.07.2013 tarihinde başlatılmış olup davalı MKE tarafından, gerek 27.02.2013 tarihinde açılan asıl davanın dava dilekçesinde, 2020/1135 ve 2020/565 Esas sayılı dava dosyalarına konu icra takiplerine ilişkin faturalardan kaynaklı borçlar ile asıl davaya konu tazminat alacağının takas-mahsup edildiği, bu nedenle asıl davada istenebilir toplam tazminat tutarından söz konusu takip konusu fatura bedellerinin düşülerek talepte bulunulduğu ifade edilmiştir. Keza 2020/460 Esas sayılı birleşen davanın konusunu oluşturan icra takibinden önce yine davalı MKE tarafından gönderilen 05.06.2013 tarihli ihtarname ile Busan (Güney Kore) ile Derince limanları arasındaki taşıma işinden kaynaklanan borcun, asıl davaya konu edilen tazminat alacağı ile takas edilmek suretiyle sükut ettiği belirtilmiştir.
Bu durumda, birleşen davalarda davalı MKE’nin, aleyhine girişilen icra takiplerinden önce, birleşen davalara konu icra takiplerinin tümü bakımından borçlu olduğunu kabul ve ikrar etmekle birlikte takip konusu borçların mahsup ve/veya takas nedeniyle sükut etmiş olduğunu ileri sürdüğünün kabulü gerekir. Bilindiği üzere, TBK’nın 154/1. maddesi gereğince borcun ikrarı halinde zamanaşımının kesileceği öngörülmüş olup yine TBK’nın 156. maddesi uyarınca zamanaşımının kesilmesiyle, o işe ilişkin zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Bu durumda, zamanaşımı süresi ve takip tarihleri nazara alındığında, gerek 2020/1135 Esas sayılı birleşen davada davalı MKE aleyhine başlatılan icra takibine konu alacağın %30’luk kısmının ve gerekse de 2020/565 Esas sayılı birleşen davaya konu alacağın tümüyle zamanaşımına uğradığının kabulü yerinde olmayıp bu yöndeki yanılgılı değerlendirmeye bağlı olarak 2020/1135 Esas sayılı dosya bakımından zamanaşımına uğraması sebebiyle anılan dosyaya ilişkin icra takibinde talebe konu alacağın %30’luk kısmının, bu kerre 2020/460 Esas sayılı dosyaya konu icra takibindeki alacaktan takası suretiyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Şu halde mahkemece yapılacak iş, 2020/1135 Esas sayılı birleşen davaya konu takip alacağının tümünün takas nedeniyle sükut ettiğinin kabulü ve buna göre hüküm kurulması, buna bağlı olarak 2020/565 Esas ve 2020/460 Esas sayılı dosyalar ve bu dosyaların konusunu oluşturan takip alacakları bakımından, davalı borçlu MKE’nin takas edilebilecek bir alacağı bulunmadığının anlaşılması nedeniyle her iki dosyaya konu icra takiplerine vaki itirazın ayrı ayrı iptaline ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmetmekten ibaret olup aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, birleşen dosyalarda davacı SDV vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle birleşen dosyalarda verilen hükümlerin mümeyyiz davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4) Açıklanan bozma sebepleri ile münazaalı bir alacağın takas ve mahsup talebine konu edilmiş olması nedeniyle mahsup yahut takasa konu edilebilecek alacağın varlık ve miktarının ancak yargılama ile anlaşılabilecek olması gözetildiğinde, takip alacaklısının takibe girişmekte kötüniyetli olduğu söylenemeyeceğinden, bu yoldaki Bölge Adliye Mahkemesi kararında usul ve yasaya bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla birleşen dosyalarda davalı MKE vekilinin lehlerine kötüniyet tazminatı verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
5) Bozma sebep ve şekline göre birleşen davalarda taraf vekillerinin yukarda belirtilenler dışında kalan sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer bulunmamaktadır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle, asıl davada Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, birleşen dosyalarda davacı SDV vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı SDV yararına BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı MKE vekilinin birleşen dosyalar bakımından kötüniyet tazminatı verilmesi yolundaki temyiz isteminin REDDİNE, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davaya yönelik-asıl davada davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davacı-birleşen davalarda davalıya iadesine, 01/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.