Esas No: 2020/6410
Karar No: 2022/697
Karar Tarihi: 27.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6410 Esas 2022/697 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6410 E. , 2022/697 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25.04.2018 tarih ve 2016/850 E. - 2018/351 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.02.2020 tarih ve 2018/1815 E. - 2020/114 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının iş sözleşmesi ile TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.'de çalışmaya başladığını, davalının iş akdinin feshedilmesinden sonra daha önce müvekkili şirketin çalışanı olan dava dışı ...'la birlikte ve onun şirketi olan Elka Fuarcılık Ltd. Şti.'de çalışarak haksız rekabet yaptıklarını, sadakat yükümlülüğüne uymadıklarını, iş sözleşmesi şartlarını ihlal ettiklerini ileri sürerek, davalının tasarlayarak ve kusurlu olarak gerçekleştirdiği haksız rekabet eylemleri dolayısı ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin haksız rekabet eylemi içinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre,davanın rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart talebine ilişkin olduğu, hizmet akdinin rekabet yasağına ilişkin 6.17'nci maddesinde coğrafi sınırlama getirilmediği ayrıca yasada belirtilen iki yıllık süre aşılarak 3 yıl için rekabet yasağının öngörüldüğü, sözleşmedeki hükmün bu şekli ile kanuna aykırı olduğu, hükmün süre ve kapsam itibariyle sınırlandırılması
gerektiği, rekabet yasağını iki yıl için ve ayrıca davacı firmanın faaliyet gösterdiği Adana Bölgesi için geçerli saymak gerektiği, davalının, davacı firmadan ayrılmasından sonra iki yıllık süre içinde, davacı firma ile aynı alanda ve bölgede faaliyet gösteren rakip firmada çalıştığının toplanan delillerden anlaşıldığı, her ne kadar SGK kayıtlarına göre; davalının Yamaç Mimarlık Ltd. Şti.'de işe girişi ile hizmet dökümü bulunuyor ve davalının tanıkları savunmayı doğrulamış ise de, davacının dosyaya ibraz etmiş olduğu maddi deliller davacının tanığının beyanlarını doğruladığı, diğer taraftan davalı, davacı firmada proje müdürü olup, fuarların düzenlenmesi, pazarlanması, organizasyonu gibi işlerle uğraşmakta, idari işlere destek olduğu, davacı firmanın tüm ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalıştığı, davalının Elka Fuarcılık Ltd. Şti. bünyesinde yapmış olduğu iş ve bulunduğu pozisyonun bu sırların kullanılmasına uygun olduğu, davacının somut bir zarara uğramış olması gerekmediği gibi davalının da somut olarak ticari sır niteliğindeki bilgilere sahip olması ve bu bilgileri davacı aleyhine kullanmasının da gerekmediği, davalı işçinin bu bilgilere ulaşabilme ve davacı işverene zarar verebilme ihtimal ve riskinin mevcut olmasının yeterli olduğu, sözleşmedeki rekabet yasağına aykırı davranıldığı ve cezai şartın istenebileceği, ancak sözleşmede kararlaştırılan 200.000 USD fahiş olup işçinin mahvına sebep olacak düzeyde olduğu, hakkaniyet ilkesi gözetilerek indirim yapılmasının zorunlu olduğu, bu nedenle cezanın 25.000,00 TL'ye indirilmesinin hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, 25.000.- TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının davacı firma nezninde çalıştığı ve davalının iş akdinin emeklilik nedeniyle sonlandırıldığı, taraflar arasında imzalanan 03.01.2003 tarihli hizmet sözleşmenin 6.17. maddesinde rekabet yasağının düzenlendiği, iş sözleşmesi içeriği incelendiğinde işveren aleyhine hiç bir cezai şarta yer verilmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-2 maddesi gereğince Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 25/04/2018 tarih ve 2016/850 Esas, 2018/351 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3/2 maddesi “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, bu kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilemeyeceği” hükmünü haizdir. Dava başlangıçta İş Mahkemesine açılmış olup Adana 3. İş Mahkemesi’nin 2015/469 Esas, 2015/660 sayılı ilamıyla verilen görevsizlik kararına karşı davacı vekilince temyize başvurulması üzerine karar, Dairemizin 18.01.2016 gün, 2015/15714 Esas -2016/429 Karar sayılı ilamıyla onanmış, yargılamaya Asliye Ticaret Mahkemesinde devam edilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen karar bölge adliye mahkemesinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihinden sonra verilmekle birlikte daha önce İlk Derece Mahkemesince verilen görevsizlik kararı Dairemizce incelenerek karar verildiğinden kanun yolu incelemesi temyiz kanun yoluna tabi olup bölge adliye mahkemesinin kanun yolu inceleme yetkisi bulunmamaktadır. Bu husus göz ardı edilerek bölge adliye mahkemesince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan bölge adliye mahkemesinin kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının temyiz kanun yoluna tabi bulunması nedeniyle davalı vekilinin kanun yolu inceleme talebinin Dairece yapılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıda yazılı bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3- Dava, rekabet yasağı sözleşmesine dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
6101 sayılı TBK'nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 4. maddesi, Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır hükmünü haiz olup, her ne kadar taraflar arasındaki rekabet yasağı hükmünü içeren iş akdi 03.01.2003 başlangıç tarihli olsa da, sözleşmede iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği tarih itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK'nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 vd. devamı maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.
6098 sayılı TBK'nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.
Madde açık hükmünden de anlaşıldığı üzere, rekabet yasağı ihlalinin gerçekleşebilmesi için, davalı işgörenin eylemleri ile davacı işverene önemli ölçüde zarar verilmesi veya bu zarar ihtimalinin bulunması şarttır.
Somut uyuşmazlık yönünden, davanın kabulüne ilişkin gerekçeli kararda işverenin ne şekilde önemli ölçüde zarar gördüğü veya bu ihtimalin bulunduğu tartışılıp değerlendirilmeksizin yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
4- Taraflar arasında düzenlenen rekabet yasağı sözleşmesinin 6/17 maddesinde, davalı işgörenin rekabet yasağını ihlali halinde 200.000 USD cezai şart öngörülmüş olup dava, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydı ile 25.000,00 TL’nin tahsili istemi ile açılmış, yerel mahkemece sözleşmede kararlaştırılan 200.000 USD’nin davalının mahvına sebebiyet vereceği, hakkaniyet ilkesi gereği indirim yapılmasının zorunlu olduğu, cezanın 25.000,00 TL’ye indirilmesinin uygun olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Oysa harçlandırılan dava değeri 25.000,00 TL olup, cezai şarttan indirimin bu miktar üzerinden yapılması gerekirken dava konusu olmayan ve harcı da yatırılmayan sözleşme değeri üzerinden indirim yapılması dahi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2018/1815 Esas-2020/114 Karar sayılı ilamının resen KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararına karşı davalı vekilinin kanun yolu isteminin temyiz yolu olarak değerlendirilmesi suretiyle Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/850 Esas-2018/351 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.