15. Ceza Dairesi 2015/9381 E. , 2018/6353 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 158/1-e-son, 43/1, 62/1, 52/2 ve 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, kovuşturma aşamasında hakkında tefrik kararı verilen yabancı uyruklu diğer sanık ... ile bir dönem birlikte yaşadığı, sanık Jennet"in ikamet tezkeresiz kaçak olarak Türkiye"de kaldığından sınır dışı edilmemesini teminen, sanık ... tarafından mağdur ...’a ait kimlik belgesi üzerine ...nın fotoğrafını yapıştırmak suretiyle sahte nüfus cüzdanı oluşturduğu, sanık Jennet"in bu sahte kimliği kullanmaya başlayarak sanık ile birlikte hastanede muayene olduğu ve muhtelif eczanelerden mağdur adına çok sayıda ilaç almak suretiyle kurum zararına sebebiyet verdiği, bu surette sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda,
Sağlık Bakanlığı"nın 11/05/2000 tarihli Resmi Gazee"de yayımlanan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği"nin 37. maddesinde "Yataklı tedavi kuruluşları, acil sağlık hizmetlerinin bedelini hizmet sundukları kişinin ödeme imkanları çerçevesinde tahsil ederler" hükmü yer almaktadır.
Yine 2008/13 sayılı Başbakanlık Genelgesi"nin;Birinci maddesinde, "Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır. Hiçbir sağlık kuruluşu acil olarak gelen hastalara yeterli personeli veya donanımı olmadığı, ilgili birimi veya boş yatağı bulunmadığı, hastanın sağlık güvencesi olmadığı ve benzeri sebepler ile gerekli acil tıbbi müdahaleyi yapmaktan kaçınmayacaktır" denilmektedir.
Yedinci maddesi uyarınca da acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacak ve hizmet bedelinin tahsili ile ilgili işlemler acil müdahale sağlandıktan sonra yapılacaktır.
Dokuzuncu maddesinde ise, "Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlardan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir. Bunlardan kamuya ait sağlık kuruluşlarından ve ayakta teşhis ve tedavi yapan özel sağlık kuruluşlarından acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlık kuruluşunun bulunduğu yer sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından talep edilecektir. Bu konuda gerekli tedbirler ilgili vakıf başkanlıklarınca alınacaktır. Özel hastanelerden acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri ise talep edilmesi halinde 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu"nun 32"inci, 5393 sayılı Belediye Kanunu nun 38"inci ve 60"ıncı, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu"nun 18"inci maddeleri gereğince sağlık kuruluşunun bulunduğu yerin belediyesince ödenecektir. Bu amaçla belediyelerce bütçelerine yeterli ödenek konulacaktır" hükmü yer almaktadır.
Dava konusu somut olayda ise, sanık ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ettiği ileri sürülen ve suç tarihlerinde birlikte yaşayan temyiz dışı sanık Jennet"in mağdura ait nüfus cüzdanını kullanarak çeşitli hastanelerde tedavi gördüğü anlaşılmakta ise de; sanığın hangi hastanede ne tür tedavi gördüğü, görmüş olduğu tedavilerin ve alınan ilaçların yukarıda bahsedilen yasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ücretsiz sağlık hizmetleri kapsamında kalıp kalmadığı hususlarının araştırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği hususu gözetilmeksizin, sanık hakkında eksik inceleme ile mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- Sanığın, kamu kurum veya kuruluşlarının zararına olarak nitelikli dolandırıcılık eylemini, nüfus idaresinin maddi varlıklarından olan sahte nüfus cüzdanının kullanılması suretiyle gerçekleştirmesi karşısında, sanık hakkında TCK"nın 158/1-e maddesi yanında 158/1-d maddesinin de uygulanmak suretiyle sanığa teşditen ceza verilmesi gerekirken bu fıkra uygulanmayarak sanığa eksik ceza tayin edilmiş olması,
2- Kamu zararının tespitine yönelik gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği gözetilmeksizin, zarar miktarı belli olmadığından bahisle sanığa 20 gün üzerinden adli para cezası karşılığı 400 TL para cezası tayin edilmesi,
3- 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.