21. Hukuk Dairesi 2018/3516 E. , 2019/596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, davacının yurtdışı borçlanma ilişkin hizmetlerinin 01/02/1987 tarihinden ileriye götürülüp 01/12/1987- 17/09/2002 tarihleri arasına mal edilmesi, aksine kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Kurum vekili, kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece, Kurumca düzenlenen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelini herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödeyen davacının davasının reddine karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davacı vekilince özetle; kısmi ödemede geriye mal edileceğine dair kurumun bir uyarısı olmadığı, lehlerine olan uygulamanın kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulünü talep etmiştir.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince, “... Yasa hükmüne göre borçlanılan süreler ibraz edilen ispatlayıcı belgelerde (yurtdışı hizmet cetveli vb.) kayıtlı bulunan son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesine ilişkin Yasa hükmü, anılan Yönetmelik hükmü ile sigortalı lehine yumuşatılmış ve sigortalı tarafından borçlanmak istenilen süre belirtilmişse belirtilen süre, belirtilmemiş ise ispatlayıcı belgelerde (yurtdışı hizmet cetveli vb.) kayıtlı bulunan son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi esası getirilmiştir.Bilindiği üzere borçlanma talebi ancak borçlanma bedelinin ödenmesi ile kesinleşmekte olup, borçlanma talebinin yapıldığı tarih ile ödeme tarihi arasında borçlanma talebinde değişiklik yapmak, 3 aylık yasal ödeme süresini geçirmemek şartıyla her zaman mümkündür. Borçlanma bedeli ödendikten sonra ise ancak, 3201 sayılı yasanın 4/II. fıkrası gereğince borçlanmadan vazgeçmek sureti ile mümkündür.Öte yandan sigortalının yurt dışında geçen ve borçlanmaya tabi sürelerin bir kısmını borçlanması halinde borçlanılan sürelerin hangi tarihler arasına mal edileceği yönünde yasal bir hüküm bulunmadığı gibi, yaşlılık aylığı tutarının sigortalının borçlanmasının mal edildiği döneme göre farklılık arz etmesi karşısında, Kurumun sigortalıyı bu yönde bilgilendirme yükümlülüğü olduğu, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek sigortalının zarara uğramasına sebep olduğu da ortadadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemelere göre dosya değerlendirildiğinde, davacının her iki borçlanma talebinde bulunurken borçlanmak istediği süreleri açıkça gösterdiği, borçlanma bedelini yatırdıktan sonra aylık bağlanmadan önce yeniden talebini açıkça yinelediği, aylık bağlandıktan sonra itirazlarını sürdürdüğü anlaşıldığından davacının borçlanma talep dilekçesindeki talebi dikkate alınarak borçlanma aralığının Türk vatandaşlığında geçen sürelere yerleştirilmesi gerekmektedir. ” gerekçesiyle;
“1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince KABULÜNE,
... 41. İş Mahkemesinin 2016/1257 E., 2017/198 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
a)Davacının 30/06/2014 ve 24/01/2015 tarihli borçlanma taleplerine göre borçlanarak prim ödediği 3169 günün 01/12/1987-19/09/1996 arasına, 2057 günün 14/01/1998-29/09/2003 arasına mal edilmesi gerektiğinin TESPİTİNE, fazla istemin REDDİNE,” şeklinde karar verilmiştir.
F)Temyiz:
Davalı Kurum vekili özetle, davacıya borçlanabileceği sürelerin bildirildiği, davacının ihtirazi kayıtsız borçlanmayı ödediği, vatandaş olmadığı sürenin dışlandığı, kurumca alınan ilk belgede Bakanlar Kurulu karar tarihi 09.10.1995 olarak belirtildiğinden borçlanma bu tarihe göre hesaplanmış olup 09.10.1995- 19.09.1996 süresinin de borçlandırılmadığı ve resen nazar alınacak gerekçelerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davacı vekili ise; Kanunun lafzı ve özü bütün olarak değerlendirilip davacı lehine olacak şekilde yorumlanması gerektiği ve kısmen ödemenin Almanya daki ilk işe girişinden itibaren ileriye doğru olarak sayılması gerektiği ve davanın tam kabulü gerektiğinden bahisle kararı temyiz etti.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacının tüm, davalı kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- DOSYADAKİ KAYIT VE BELGELERDEN ; Bakanlar Kurulu nun 09/10/1995 kararı ile vatandaşlıktan çıkmasına izin verilmiş olup vatandaşlıktan çıkma belgesini teslim aldığı 20/09/1996 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybettiği, 14/01/1998 tarihinde tekrar Türk vatandaşlığını kazandığı, davacının 16/05/2014 tarihli dilekçesi ile yurtdışındaki çalışma ve ev kadınlığı sürelerinden 05.07.1987- 31.12.2002 arasını 3201 sayılı kanuna göre boçlandırılmasını talep ettiği, borçlanma tahakkuk cetveli ile ... daki 01/12/1987-08/10/1995 tarihleri arası 2828 gün, 14/01/1998- 06/11/2003 tarihleri arası 2093 gün, 01/10/2005-31/12/2011 tarihleri arası 2250 gün ve 01/10/2012- 04/02/2014 tarihleri arası 514 gün olmak üzere toplam 7685 gün karşılığı 87.793,44 TL borç çıkarıldığının davacıya bildirildiği, davacının 3676 gün karşılığı ödemeyi 03/12/2014 tarihinde yaptığı, 25/02/2015 tarihinde tahsis talep etti, 5225 günü tamamlamadığından tahsis talebinin reddedildiği, bu kez 18/11/2015 tarihli dilekçesi ile 01/11/1987 tarihinden itibaren 1550 gün daha yurtdışı borçlanma talep ettiği, borçlanma tahakkuk cetvelinde bu kez, 22/05/2000- 06/11/2003 ve 01/10/2005- 05/08/2006 arası 1550 gün daha borç çıkartıldığı ve 17/12/2015 tarihinde ödediği, davacının 01/12/1987 tarihinden başlanarak 5226 gün ileriye götürülmesini ve 01/12/1987- 17/09/2002 tarihleri arasına mal edilmesini talep ettiği, kurum yazısı ile yapılan işlemin hukuka uygun olduğu bildirildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı olan 3201 sayılı Yasa’nın, 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5. maddesi ile “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir” hükmünü içermekte olup; Yasa’nın anılan açık hükmü karşısında, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi gerekir.Öte yandan, borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihtirazi kayıt konularak ödense dahi kısmi ödeme hâlinde 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mal edilecek tarihler tespit edilecektir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 12/12/2018 gün ve 2018/21-995 Esas ve 2018/1901 Karar sayılı kararı ) 06/10/2008 tarih ve 27046 sayılı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin “Borçlandırılan Sürelerin Değerlendirilmesi ve Sigortalılığın Başlangıcı” başlıklı 12 maddesinde ise ;
(1) Başvuru sahibince borçlanmak istenilen süre belirtilmişse belirtilen süre, belirtilmemiş ise ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere borçlanmak istediği gün sayısı esas alınır. Bu tespitte bir yıl 360 gün, bir ay 30 gün olarak hesaplanır.
(2) Yurtdışında hizmet borçlanmasına dair sürelerin 5510 sayılı Kanun kapsamında hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde söz konusu süreler, başvuru sahiplerinin Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
(3) Türkiye’de sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları veya hizmetlerine eklenir.
(4) Aylığa hak kazanmak için 5510 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan anlamda belli bir sigortalılık süresi şartının yerine getirilip getirilmediğinin tespitinde geçerli olmak üzere;
a) Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
b) Türkiye’de sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan başvuru sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten, sigortalı ölmüş ise ölüm tarihinden, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmek suretiyle tespit edilir. Birden fazla yurtdışı hizmet borçlanması yapılması durumunda da sigortalılık süresi başlangıcı, borcun en son ödendiği tarihten, borçlanılan toplam gün sayısı kadar geriye götürülerek belirlenir.
(5) Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz” hükümleri düzenlenmiştir.Somut olayda, davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasa"nın 5. maddesi ve 06/10/2008 tarih ve 27046 sayılı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 12. maddesi hükümlerine göre borçlanılan sürelerin sigortalının iradesine bırakılamayacağının belirgin olması, borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olmasının dahi sonuca etkili olmaması karşısında Kurum tarafından gerçekleştirilen borçlanma tahakkuk işlemi yasal ve yerinde olup Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.O halde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilerek kararda belirtildiği şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASI gerekmiştir.H)Sonuç:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/2. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, 05/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.