Esas No: 2020/9471
Karar No: 2022/7909
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/9471 Esas 2022/7909 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/9471 E. , 2022/7909 K."İçtihat Metni"
Mahkeme : GELİBOLU 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava konusu olaya ilişkin 11/11/2014 tarihli iddianamede sanık hakkında Gelibolu Cumhuriyet Başsavcılığınca daha önceden kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi nedeniyle doğrudan kamu davası açıldığı belirtilmekte ise de yapılan incelemede;
1) Sanık hakkında, 10/06/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, 30/10/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilerek infazı için Çanakkale Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, gerekli tebligatların yapıldığı ancak şüphelinin yasal süre içerisinde denetimli serbestlik tedbirinin infazı için müracaat etmediği, bu nedenle hakkında erteleme kararının kaldırılarak Gelibolu Cumhuriyet Başsavcılığının 08/12/2014 tarihli iddianamesi ile sanığın 6545 sayılı Yasayla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 53/1, 58/6, 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, yargılamanın Gelibolu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1000 esas sayılı dosyasında yapılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, 25/05/2017 tarihinde hükmün açıklandığı, bu kararın 29/06/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından;
İncelemeye konu 09/06/2014 tarihli suçun, 10/06/2014 tarihli suça ilişkin 08/12/2014 tarihli iddianame düzenlenmeden önce 09/06/2014 tarihinde işlendiğinin anlaşılması karşısında, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınarak sanığın eylemlerinin ayrı ayrı ya da tek suç oluşturup oluşturmayacağı veya TCK'nın 43. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin belirlenmesi bakımından Gelibolu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/06/2017 tarihinde kesinleşen 2017/60 esas ve 2017/150 karar sayılı dava dosyasının getirtilerek bu dosya içine konması, zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra, zincirleme suç oluşturduğunun kabul edilmesi durumunda; ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek cezanın, zincirleme suç nedeniyle TCK'nın 43. maddesi gereğince artırılması ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümdeki sonuç cezadan “fazla olması halinde” aradaki fark kadar “ek cezaya hükmolunması", aksi halde “ek ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un
85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”, karar verilmesi,
b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkumiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal
kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4) Tekerrüre esas alınan mahkûmiyetin, TCK'nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen tehdit suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK'nın 106/1-1. maddesinde tanımı yapılan tehdit suçunun uzlaşma kapsamına alındığı anlaşılmış olup; tekerrüre esas alınan bu ilam sebebi ile uyarlama yargılaması yapılarak sonucuna göre sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık vasisinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 15/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.