21. Hukuk Dairesi 2018/3279 E. , 2019/612 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait iş yerinde 17/06/2008-17/06/2009 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 17/06/2008-17/06/2009 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.Dairemizin 29/01/2015 tarihli, 2014/4566 E.- 2015/1670 K. sayılı bozma ilamın ayan Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile davacının 13/01/2009- 19/02/2009 tarihleri arasında davalı iş veren bünyesinde çalıştığının TESPİTİNE, diğer süreler yönündeki tespit talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalıya ait işyerinde 13/01/2009-19/02/2009 tarihleri arasında geçen çalışmasının davalı Kuruma bildirildiği, davalıya ait 1054224 sicil sayılı işyerinin 05/06/2008 tarihinde kanun kapsamına alındığı, ihtilaf konusu dönem bordrolarının dosyada mevcut olduğu anlaşılmaktadır.Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı dava tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi ile halen 5510 sayılı Yasa"nın 86. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenilen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ya da komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Somut olayda ise anılan şekilde yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olduğu gibi davacının davalıya ait işyerinde 13/01/2009-19/02/2009 tarihleri arasında geçen çalışması davalı Kuruma bildirilmiş olup bildirilen sürelerin tespitinde hukuki yarar bulunmadığı hususu dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur. Öte yandan uyulmasına karar verilen bozma ilamında , "dava konusu tarihler arasında davacının kesintisiz çalışması bulunup bulunmadığının yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği" açıkça belirtilmiş olmasına rağmen davacının davalı işyerinde çalışma süresi tereddütsüz bir biçimde belirlenmeden sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur.Yapılacak iş, ihtilaflı dönemin tamamında çalışması bulunan resen seçilen bordro tanıklarını dinlemek, çalışmanın ne zaman başladığı, ne kadar sürdüğü somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyulduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.