8. Hukuk Dairesi 2016/1843 E. , 2019/3349 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalılardan ... ile ..., ..., ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, 161 ada 3 parsel ile 104 ada 55 parsel sayılı taşınmazlarda vekil edeni ile davalıların malik olduklarını, taşınmazlar üzerindeki ağaçların müvekkili tarafından yetiştirilip evin de yine müvekkilinin emek ve sermayesi ile yaptırıldığını belirterek 161 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki meskenin 1/2’sinin ve 104 ada 55 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki toplam 1155 adet ağacın mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir
Davalılardan ..., ... ve ..., davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile ... İli,... İlçesi,... Mahallesi 161 ada 3 parsel sayılı taşınmazda bulunan evin batı kısmında bulunan 3 odasının davacı tarafından inşa edildiğinin tespitine, davacının... ilçesi ... Mahallesi 104 ada 55 parselde bulunan ağaçların davacının emek ve sermayesi ile yetiştirildiğinin ve mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti talebinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalılardan Songül Gürgör ile davalılardan ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin ... ilçesi... Mahallesi 104 ada 55 parselde bulunan ağaçlara yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalılardan Songül Gürgör, ..., ... ve ...’un 161 ada 3 parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava, muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesi gereğince kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. On yıllık süre kamu düzenine ilişkin olup, hak düşürücü niteliktedir ve olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin geçmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce göz önünde bulundurulur. Yargılama bitinceye kadar hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından da kendiliğinden dikkate alınır.
Somut olayda dava konusu 161 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tespiti 15/10/1998 tarihinde yapılmış, kadastro tutanağı 05/07/2000 tarihinde kesinleşmiş ve taşınmaz kargir ev ve arsası vasfı ile tapuya tescil edilmiştir. Mahkemece 17/10/2014 tarihinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanığı ... Çelik beyanında “ Ben ... Köyü İlköğretim Okulu Müdürlüğü yaptım şu anda emekliyim, tarafları öğrencileri olmaları sebebi ile bilirim. Babaları ...’u da tanırım. Davaya konu 161 ada 3 nolu parselde bulunan evi bildiğim kadarıyla davacı ... ile babası ... birlikte yaptırdı. Ben okul müdürü olduğum için okula yeni gelen öğretmenlere davaya konu bu taşınmazı kiralardık. Yaklaşık 25-30 yıl önce muris ... bana bundan sonra evin arka tarafında bulunan 3 odalı kısım için davacı ... ile görüşmemi söylemişti. O yıldan sonra evin arkasında bulunan 3 odalı kısmı hep Sadettin"den kiraladık. Bildiğim kadarı ile arka kısım Sadaettin’e aitti....” ifadesinde bulunmuş, diğer davacı tanığı Hayri Gedik ise “ Ben davaya konu 161 ada 3 nolu parselde bulunan evin bitişiğinde ikamet ederim. Tarafların komşusuyum. Davacı ... bana evin arkasında bulunan 3 odalı bölümün kendisine ait olduğunu söylemişti. Bu bölümü 1980’li yıllardan sonra bir müddet Sadettin kullandı. Onun dışında bu bölüm kiralanıyordu. Kiralanan bu kısmın kirasını da davacı ... alıyordu." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Gerek davacı tanık beyanları, gerekse kadastro tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında dava konusu evin kadastro tespitinden önce taşınmaz üzerinde bulunduğu sabittir.
Temyize konu dava ise, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun12/3.maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 09/06/2014 tarihinde açılmıştır.
Bu durumda dava konusu 161 ada 3 parsel üzerinde bulunan (mesken) muhdesat yönünden davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalılardan Songül Gürgör, ..., ... ve ...’un (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının (1) nolu bent uyarınca reddine, bozma nedenine göre davalılardan Songül Gürgör, ..., ... ve ...’un diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 16,70 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlerden ... ve ... ve müştereklerine ayrı ayrı iadesine 27.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.