20. Hukuk Dairesi 2014/9564 E. , 2015/4633 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ...; adı yazılı satış senedi ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak 19.07.2012 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyünde bulunan 9.080,50 m2 yüzölçümlü tesbit dışı taşınmazı imar ve ihya ettiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu belirterek adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; fen ve orman bilirkişiler tarafından düzenlenen 22.11.2013 tarihli rapor ekindeki Ek-1 ve Ek-7 nolu krokide (A), (A1) ve (B) ile işaretlenen çekişmeli yerlerin 1955 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında orman belirtmesi ile tescil dışı bırakıldıkları, (A) ve (A1) ile işaretlenen sırasıyla 604,31 m2 ve 439,57 m2 yüzölçümlü kesimlerinin orman sınırları içinde, (B) harfi ile işaretlenen 8.036,94 m2 yüzölçümlü bölümünün orman sınırları dışında kaldığı, ancak orman içi açıklık niteliğinde olduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, TMK"nın 713. maddesi uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 30.09.1976 tarihinde ilân edilen 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, daha sonra 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik hükümleri uyarınca yapılıp 20.08.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, tüm ormanlarda aplikasyon ve 2/B madde uygulaması, 1955 yılında yapılıp kesinleşen genel arazi kadastrosu vardır. Arazi kadastrosunun kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman ve fen bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada fen ve orman bilirkişiler tarafından ortak düzenlenen 22.11.2013 tarihli rapor ekindeki Ek-1 ve Ek-7 nolu krokide (A) ve (A1) ile işaretlenen sırasıyla 604,31 m2 ve 439,57 m2 yüzölçümlü taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik hükümleri uyarınca yapılıp 30.09.1976 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman tahdidi içinde, (B) harfi ile işaretlenen 8.036,94 m2 yüzölçümlü taşınmazın orman tahdidi dışında kaldığı, ancak (B) harfi ile işaretlenen taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık niteliğinde olduğu anlaşıldığına, kesinleşen orman tahdidi içinde kalan yerler ile orman içi açıklıkların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği, orman içi açıklıkların 05.07.2007 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu bulunduğu, HGK"nın 10.12.1997 gün ve 1997/20-830-1034, 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039, 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-581 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi bu tür yerler kesinleşen orman kadastro sınırları dışında bulunsa bile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacağından özel mülk olarak kişiler adına tescil edilemeyeceğine göre, davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 26/05/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.