Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/368
Karar No: 2013/2093
Karar Tarihi: 12.02.2013

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/368 Esas 2013/2093 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/368 E.  ,  2013/2093 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Dava dilekçesinde itirazın iptali ve %40 inkar tazminatına karar verilmesi, masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın husumet nedeni ile reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
    Davacı vekili, büro sorumlusu olarak görev yapan davalının, görevi dahilinde olmamasına rağmen mal satıp bedelini tahsil etmek suretiyle hizmet sebebiyle emniyeti suistimal suçunu işlediğini, mahkum olduğunu, borç olarak verilen alacaklar için alınan 5 adet bono ile aleyhine takip başlatılmış ise de, asliye ceza mahkemesi kararına göre 2.500 TL zarara sebep olduğundan faizi ile birlikte tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, cevap vermemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Verilen bu karar Dairemizin, 26.01.2010 tarih, 2010/671 E. 2010/873 K. sayılı ilamı ile ve “Öncelikle, davalının şirket elemanı olarak çalıştığı dönemde şirkete verdiği zarardan dolayı ancak zarar gören şirketin dava açabileceği, dolayısıyla aktif husumet ehliyeti araştırılmadan davacı gerçek kişinin açtığı davanın kabulü usul ve yasaya uygun değildir. Ayrıca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir davada taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK.md.6).Buna göre ispat yükü önce alacağın varlığını ileri süren davacı tarafa aittir. Davacı vekili asliye ceza mahkemesinin dava dosyası ve bir kısım belgeler ileri sürmüştür. Ancak, ceza mahkemesi kararları hukuk hakimini bağlamadığı gibi (BK:md.53), o davada bilirkişi incelemesi ile zararın varlığı da araştırılmadan müşteki beyanına göre hüküm kurulmuştur. O nedenle, öncelikle davacı vekilinin sunduğu deliller incelenerek zararın varlığı ve miktarı saptanmadan 2.500,00 TL alacak için itirazın iptali doğru görülmemiştir. Kabule göre ise; aynı davacı tarafından davalı aleyhine bonolar ile 2.250,00 TL alacak için 29.12.1999 tarihinde takip başlatılmıştır. Bu bonoların tarihi ve miktarı ile taraflar arasındaki hizmet ilişkisi değerlendirilerek, teminat senedi sayılıp sayılmayacağı, böylece zararın karşılanıp karşılanmadığı tartışılmadan hüküm kurulması da doğru değildir. Davanın dayanağı icra takip dosyasının bu dosya içine alınmaması ve davalı takibe itirazında zamanaşımı itirazında bulunduğu halde, bu konunun incelemesiz bırakılması, alacak likit olmadığı halde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de bozmayı gerektirmiştir.” Gerekçesi ile bozularak mahkemesine iade edilmiş, mahkemece bozma kararına uyulması neticesinde davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.
    Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, zarar gören şirketin dava açabileceği doğrudur. Ancak; davacı taraf, dava konusu alacağı dava dışı şirkete ödediğini iddia ettiğine göre artık sebepsiz yere mal varlığında azalma olan taraf davacı olacağından, davacının dava açma hakkı bulunmaktadır. Bu nedenle de husumet nedeni ile ret kararı yerinde değildir.
    Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir davada taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK.md.6). Buna göre ispat yükü önce alacağın varlığını ileri süren davacı tarafa aittir.
    Öyle ise mahkemece, davacı tarafa, zarar gören şirkete davalının tahsil ettiği bedeli ödediğine ilişkin iddiasını ispat yönünden imkan tanınarak, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi