Esas No: 2020/17053
Karar No: 2022/7401
Karar Tarihi: 08.06.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17053 Esas 2022/7401 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/17053 E. , 2022/7401 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/11/2015 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı kararı ile aynı mahkemenin 30/11/2018 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 15/09/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık ... hakkında, 05/08/2012 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan yargılama sonucunda, İstanbul 38. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/03/2013 tarihli ve 2012/1518 esas, 2013/202 sayılı kararı ile, 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği,
2- Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında sanığın yükümlülüklerine aykırı davrandığının bildirilmesi üzerine dosyanın ele alınarak İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 05/11/2015 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı kararı ile, sanığın 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kanun yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
3- Daha sonra sanığın başvurması üzerine yapılan araştırma sonucunda Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 22/11/2018 tarihli yazısı ile, “sanığın 24/07/2014 tarihi itibarıyla tedbirin infazını tamamlamış olmasına rağmen sehven Mahkemeye tedbiri ihlal ettiği yönünde ihbarda bulunulduğunun” bildirilmesi üzerine, İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 30/11/2018 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı ek kararı ile, “Sanık ...'nın tedavi denetim serbestlik tedbirine ilişkin verilen yükümlülüklerini yerine getirdiği anlaşıldığından Mahkememizin 05/11/2015 tarih, 2015/115 esas, 2015/397 karar sayılı ilamın iptali ile TCK 191/5. maddesi uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine” karar verildiği, kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında,
“Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurmak suçundan sanık ...'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair İstanbul (Kapatılan) 38. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/03/2013 tarihli ve 2012/1518 esas, 2013/202 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın kendisine yapılan tebligata rağmen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri için başvuru yapmadığı gerekçesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5.
maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/11/2015 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı kararı ile anılan kararı müteakip, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyduğundan bahisle kamu davasının düşürülmesine ilişkin aynı mahkemenin 30/11/2018 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1- Sanığın 12/03/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının gereklerine uygun davrandığı halde, sehven aykırı davrandığının bildirilmesi üzerine yargılamaya devam edilmesi sonucunda sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde,
2- İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/11/2015 tarihli kararı ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle artık 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun'un 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin geçerli olduğu ve aynı maddenin 8. fıkrasına göre sanığın 5 yıllık denetim süresine tâbi bulunduğu, bu durumda anılan maddenin onuncu ve on birinci fıkralarında düzenlenen kanunî koşullarının gerçekleşmesi durumuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında verilen ek kararla, dosyanın kovuşturma aşamasında olmasına rağmen 5237 sayılı Kanun'un 191/2. maddesi gereğince soruşturma aşamasında tedavi ve tedbire tabi tutulmasına karar verilmiş gibi değerlendirilerek, 5237 sayılı Kanun'un 191/5. maddesi hükmüne dayanılarak tedavi ve denetimli serbestlik kararının gereklerine uyduğundan bahisle düşme kararı verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/11/2015 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı kararı ile aynı Mahkemenin 30/11/2018 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı ek kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında, 05/08/2012 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan yargılama sonucunda, İstanbul (Kapatılan) 38. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/03/2013 tarihli ve 2012/1518 esas, 2013/202 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini takiben, sanığın kendisine yapılan tebligata rağmen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri için başvuru yapmadığı gerekçesiyle İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/11/2015 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 22/11/2018 tarihli yazısı ile, “sanığın 24/07/2014 tarihi itibarıyla tedbirin infazını tamamlamış olmasına rağmen sehven Mahkemeye tedbiri ihlal ettiği yönünde ihbarda bulunulduğunun” bildirilmesi üzerine, İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/11/2018 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı ek kararı ile, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyduğu gerekçesiyle kamu davasının düşmesine karar verildiği, anlaşılmıştır.
1- Sanığın 12/03/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının gereklerine uygun davrandığı halde, sehven aykırı davrandığının bildirilmesi üzerine yargılamaya devam edilmesi sonucunda sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
2- Her ne kadar sanığın 12/03/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının gereklerine uygun davrandığı halde, sehven aykırı davrandığının bildirildiği gerekçesiyle 5560 sayılı Kanun'un 191/5. maddesi uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmişse de,
Sanığın yükümlülüklerine aykırı davrandığının bildirilmesi üzerine yargılamaya devam edilmesi sonucunda verilmiş olan 05/11/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararının mahkemece re’sen kaldırılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığı, zira bu kararın kesinleşmiş olduğu ve ancak bir kanun yolu incelemesi sonucunda kaldırılabileceği, bu nedenle sanık hakkında verilip kesinleşmiş olan 05/11/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının mahkemece kendiliğinden kaldırılmasına ve davanın düşmesine kararı verilmesinin hukuki dayanaktan yoksun ve yok hükmünde olduğu anlaşılmıştır.
Diğer yandan, hukuk sistemimizde hukuken geçersiz nitelikteki kararların kendiliğinden yok sayılmasını düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Bu tür kararlar, olağan veya olağanüstü kanun yolları vasıtasıyla, hukuken geçersiz olduklarına ilişkin bir tespit yapılmadıkça şeklen varlıklarını koruyacaktır. Aksi durum, mahkeme kararlarının bağlayıcı olduğuna dair Anayasanın 138. maddesine uygun düşmeyeceği gibi, subjektif ve keyfi yaklaşımlarla kararların uygulanmaması gibi hukuka uygun olmayan sonuçların doğmasına da yol açabilecektir.
Bu nedenle kesinleşmiş kararın Mahkemece re'sen kaldırılması yasal olarak mümkün olmadığı gözetilmeden “Mahkemenin 05/11/2015 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 karar sayılı ilamın İPTALİNE” ve “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davrandığından kamu davasının TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE” karar verilmesi kanuna aykırıdır.
D) Karar:
Açıklanan nedenlerle; kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/11/2015 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak; sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması nedeniyle 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/5. maddesi gereğince kamu davasının DÜŞMESİNE;
2- İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/11/2015 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı kararının kanun yararına bozularak kamu davasının düşmesine karar verilmesi nedeniyle konusu kalmayan davada “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiğinden İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/11/2018 tarihli ve 2015/115 esas, 2015/397 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak; sanık hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
08/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.