Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1922
Karar No: 2019/649
Karar Tarihi: 06.02.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/1922 Esas 2019/649 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/1922 E.  ,  2019/649 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    KARAR
    A)Davacı İstemi:
    Davacı vekili; davalı Kurumca davacıya, iki adet ödeme emri gönderildiğini, takibe konu olan borçların zamanaşımına uğradığını belirterek, davacının dava konusu ödeme emirlerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.B)Davalı Cevabı:
    Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 7 günlük itiraz süresi içerisinde açılmadığından usulden reddi gerektiğini, davacının Kurum alacağının zamanaşımına uğradığı yönündeki iddiasının dayanaksız olup kabul edilemeyeceğini, davacının işyeri borçları için 21/10/2016 tarih ve 003004 sayılı başvurusu ile davalı Kuruma olan dava konusu borçlarını yapılandırma yani tecil taksitlendirme talebinde bulunduğunu ve bugüne kadar henüz ödeme yapmadığını, davacının borcu kabul ettiğini ve yapılandırma başvurusunda bulunduğunu, bu nedenle davalı Kurumca gerçekleştirilen icra takibi ve yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu belirterek, davanın reddine, davacının ödeme emirlerinin iptali yönündeki talebi haksız olduğundan 6183 Sayılı Yasa gereğince davacı aleyhine alacağın %10"u oranında haksız çıkma tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
    İlk derece mahkemesince; Davacının 2000 ve 2001 yıllarına ilişkin prim alacağı ve gecikme zammı alacakları dönemleri itibariyle yürürlükte bulunan yasaya göre 5 yıllık zamanaşımına tabi olup zamanaşımını kesen ve durduran nedenler de dosyada mevcut olmadığından davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gönderilen ödeme emirleri yerinde değildir. Her ne kadar davacı 21/10/2016 tarihinde kuruma yapılandırma başvurusunda bulunmuş ise de 31/10/2016 tarihinde eldeki davanın açıldığını, herhangi bir taksitlendirme anlaşmasının yapılmadığı anlaşılmakla yapılandırma başvuru talebinin zamanaşımını kesmediği, yapılandırma başvuru talep tarihi itibariyle borcun zaman aşımına uğradığı anlaşılmıştır. Davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından düzenlenen ödeme emirlerine karşı 31/10/2016 tarihinde dava süresinde açılmakla ve davaya konu prim alacakları zamanaşımına uğramakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu ;
    Davalı Kurum vekili 25/05/2017 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
    1-Davacının ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük yasal süre geçtikten sonra iş bu davayı açtığı, hak düşürücü sürenin geçtiği,
    2-Davacının Kuruma müracaat ederek ödeme emirlerinden kaynaklanan borçlarını yapılandırdığı, borcu kabul etmiş olduğu, bu işlemlerin zamanaşımını kestiği,
    Gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
    Bölge Adliye Mahkemesince;Somut olayda iptali istenen dava konusu 2016/13831456 no’lu toplam asıl borcu 3.107,40 TL olan ve yine 2016/13831543 nolu asıl borcu 480,11 TL olan iki adet icra ödeme emrinin 20/10/2016 tarihinde yöntemince tebliğ edildiği dosya içerisindeki tebligat parçasından anlaşılmaktadır. Dava ise 31/10/2016 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca da davanın 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde öngörülen 7 günlük süre geçtikten sonra açıldığından reddi gerekirken, esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle;
    1-Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince KABULÜNE,
    ... 1. İş Mahkemesinin 2016/1437 E., 2017/446 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
    2-Davanın REDDİNE,
    a-6183 sayılı Yasanın 58. maddesi uyarınca alacağın %10 fazlasıyla tahsiline,
    b-Alınması gereken maktu 31,40 TL karar harcından 29,20 TL peşin harcın mahsubuna, bakiyesi terkin sınırı altında kaldığından harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
    c-Davalı Kurum kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde geçerli AAÜT hükümleri gereğince 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    d-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, karar verilmiştir.
    E)Temyiz:
    Davacı vekili: Davanın süresinde açıldığını, davanın menfi tespit davası olduğunu ve süreye bağlı olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    Dava ödeme emirlerinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya gönderilen ödeme emirlerinin 2000/12-2002/5 dönemlerine ilişkin olduğu, davacıya 20.10.2016 tarihinde ödeme emrinin bizzat tebliğ edildiği davanın 31.10.2016 tarihinde açıldığı, davacının 21.10.2016 tarihinde mal bildiriminde bulunduğu ve aynı tarihte 6736 sayılı yasa kapsamında yapılandırmaya başvurduğu ödeme yapmadığı, mevcut 04.05.2004 Tarihli Ticaret sicil Gazetesinden davacının dava dışı borçlu ... Petrol Ltd Şti’nin hissedarı olduğu anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun"un 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile "7" günlük süre "15" gün olarak değiştirilmiş olup aynı Kanunun 123 üncü maddesi uyarınca söz konusu değişiklik 1/1/2018 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten sonra tebliğ edilen ödeme emirlerine ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanacaktır.Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır.Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir.Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. Zira, tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmektedir. 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 Esas, 249 Karar sayılı Kararı).Ancak, 6183 sayılı Kanun"un 79/4. maddesi menfi tespit davası açılabileceğine izin vermiş olmakla birlikte bu yol, üçüncü kişiler bakımındandır. Bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden tanınmamıştır.( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623 Esas, 2007/717 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir.) Herhangi bir nedenle itiraz süresininin geçirilmesi halinde üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun"un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4).6183 sayılı Kanun ile menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, asıl borçlu yönünden yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak açılacak davaların 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerekir ise de; 3. şahıslar yönünden dava açmanın aynı süre ile sınırlandırılması aksine bir kuralın gerek 6183 sayılı gerekse 506 sayılı Yasa"da yer almaması nedeniyle doğru değildir.Öte yandan, 3. şahıslar yönünden dava açma süresinin 7 gün ile sınırlandırılması asıl borçlu olmayan, örneğin Kurumun asıl borçlusu olan şirketin yöneticisi olmadığı halde hakkında ödeme emri gönderilen 3. şahısların her nasılsa dava açma süresini geçirmesi durumunda, gerçekten sorumlu olmadıkları bir borcu ödemek zorunda kalmalarına neden olacak ağır sonuçların doğmasına yol açabilecektir.
    Gerçekten, öğretide ve uygulamada oluşan görüşe göre, ödeme emrine itiraz edilmediği ve takibin kesinleşmesi giderek borcun ödenmesinden sonra borçlunun ödeme emrine konu borç yönünden yargı yoluna gidebilmesi başka bir anlatımla, bu yönde menfi tespit davası açabilmesi mümkündür. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı İİK"nun 72. maddesidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 19.11.1982 gün ve 1930/904 sayılı kararı da aynı yöndedir. Kaldı ki, Anayasanın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesinde öngörülen ilke de gözönünde tutulduğunda, borçlunun, yargı mercileri önünde haklarını ileri sürmesi, aksine bir kuralın da gerek 6183 sayılı gerekse 506 sayılı Yasa"da yer almaması karşısında ilke olarak kabul edilmelidir.Somut olayda; davacının dosyadaki mevcut Ticaret sicil gazetesinden hissedar olduğu anlaşılmakta ise de ödeme emrine konu borç dönemlerinin tamamında hissedar olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
    Yapılacak iş; davacının dava dışı borçlu limited şirkette hissedar olduğu dönemleri araştırarak borç dönemlerinde 3. kişi olup olmadığını tespit etmek; hissedar olmadığı dönem mevcut ise hissedar olmadığı dönemler yönünden davaya menfi tespit davası olarak devam etmek, borç dönemlerinin tamamında hissedar ise şimdiki gibi karar vermekten ibarettir. O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
    G)Sonuç :
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi