1. Ceza Dairesi 2020/526 E. , 2020/1402 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs
HÜKÜM : Manisa 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 28/06/2018 tarih, 2018/167 (E) ve 2018/289 (K) sayılı ilamı ile TCK"nin 81, 35/2, 62, 53. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezasına yönelik istinaf isteminin esastan reddine.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteğinin, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 100. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 299. maddesi uyarınca takdiren duruşmasız olarak yapılan incelemede;
Sanık ... hakkında mağdur katılan ..."a yönlik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan dolayı yerel mahkemece kurulan hükme yönelik yapılan istinaf başvurusu üzerine verilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karara karşı sanık ve müdafiinin temyiz istemi ile ilgili yapılan incelemede;
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 13/03/2019 gün ve 2018/2668 esas, 2019/820 sayılı kararında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ve müdafiinin eksik incelemeye, suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, temyiz başvurusunun tebliğnamedeki düşünce gibi ESASTAN REDDİNE, hükmolunan cezanın miktarı ve temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süre göz önüne alınarak sanık ve müdafiinin tahliye taleplerinin REDDİNE, aynı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23/06/2020 gününde heyetimizden Sayın
Başkan ... ve ..."in eksik soruşturma nedeni ile bozulması gerektiği, sübut konusunda yeterli delil bulunmadığına yönelik karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY;
Sanık ..."un katılan ..."ı kasten öldürmeye teşebbüs ettiği iddiasıyla açılan kamu davasında yerel Mahkemece eylemin sübuta erdiği düşüncesiyle verilen mahkumiyet kararının istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesince esastan red kararı verildiği, bu kararın temyizi üzerine Dairemizce İzmir BAM kararına karşı yapılan temyizin esastan reddolunduğu, dosyada Dairemiz çoğunluğunun mahkumiyet kararının doğru olduğuna dair esastan red kararının dosya kapsamı ve delil durumuna göre doğru olmadığını, sanığın delil yetersizliğinden beraatine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümüzden Daire çoğunluğunun kararına katılmıyoruz şöyle ki;
Sanık, suç tarihinde 29 yaşında olup eşinden boşanmış iki çocuklu, çocuklarının velayetleri kendisinde olan, annesi ile yaşayan özel güvenlik görevlisi olarak çalışan, boks sporu ile uğraşan sabıkasız bir kişidir.
Dosya kapsamındaki bilgilere göre katılan suç tarihine göre 19 yaşındadır. Taraflar arasında herhangi bir husumet olmadığı, ancak birbirlerini tanıdıkları hem sanık hem katılan beyanı ile sabittir.
Olay gecesi saat 23:50 sularında katılan mahallesinde sırt bölgesinden iki kez bıçaklanmış olup dosya kapsamına göre olay yerini gösteren kamera kayıtları mevcut değildir.
Katılan, olayın başından itibaren kendisini sanığın bıçakladığını, aralarında husumet olmadığını, niçin bıçaklandığını bilemediğini, sanığın kendisini bıçaklamadan hemen önce kapşonlu kıyafetinin kapşonunu kafasına geçirdiğini, yüzünü de maske ile kapattığını ve olaydan sonra da mezarlığa doğru kaçtığını söylemiştir.
Dosyada bulunan kolluk tutanağından taraflar arasında olay öncesinde hiçbir husumet olmadığı da belirlenmiştir.
Olayın görgü tanığı olup olmadığı hususunda dosyada bir araştırma tutanağı yoktur. Katılan vekili duruşmadaki beyanında olayı gören tanıkların olduğunu ancak karşı taraftan korktukları için tanıkların beyanda bulunmadıklarını söylemiştir. (Katılan taraf, olayı gören ancak korkan tanıkların isimlerini bildirmemiştir).
Katılan vekili duruşmaya üç tanık getirerek görgü tanığı olarak dinletmiştir. Tanıklardan ...ve ... dosyadaki tüm beyanlarında kendilerinin sanığı olay yerinde görmediklerini, katılanın beyanı üzerine sanığın kim olduğunu öğrendiklerini söylemişlerdir.
Katılan vekilinin duruşmaya getirdiği 3. tanık ..."dır. Dosyada olayı gören tek tanık olan ... ile katılan beyanları mutlaka karşılaştırılmalı ve irdelenmelidir.
Katılan, sanığın kapşonlu kıyafetle yüzünde maske olduğu halde kedisine saldırdığını iki bıçak darbesi vurduktan sonra mezarlık kısmına kaçtığını söylemiş, tanık ... ise sanığı daha önce tanımadığını ancak yüzünde maske olmadığını, bıçakladıktan sonra eliyle yüzünü kapatarak kendisinin bulunduğu kahvehanenin sağ çaprazındaki berber tarafına kaçtığını beyan etmiştir.
Tanık ... olayın üzerinden 8 ay geçtikten sonra 21.06.2018 tarihinde taraf tanığı olarak beyanda bulunurken kendisinin sanığı olay öncesinde tanımadığını, hiç görmediğini, katılanın teyzesi oğlu olduğunu, olayı gördüğünü Davut"un kahveye doğru koştuğunu, sanığında arkasından bıçak salladığını, bu sırada yüzünü kapadığını söylemiş, mahkeme heyetinin niçin 8 ay boyunca tanıklık yapmadın demesi üzerine olaydan hemen sonra Balıkesir"e gittim bu nedenle ifade vermeye gelemedim demiştir.
Dosyada dinlenen tanık ... hazırlık ve mahkemedeki beyanlarında; olayı bizzat görmediğini, ..."un beyanları üzerine ..."in yaptığının olay yerinde duyulduğunu, olayı gören kimsenin de olmadığını söylemiştir.
Katılan vekili yargılama aşamasında tanık ... ile katılanan beyanlarını denetlemeye yönelik olarak olay mahallinde keşif yapılmasını talep etmiş ancak bu talep kabul edilmemiştir. (Katılan ile tanık ... sanığın olaydan sonra koştuğu yön olarak birbirine zıt iki farklı yönü söylemişlerdir.
Sanık, yargılama aşamasında katılan ile husumeti olmadığını ancak katılanın uyuşturucu kullandığını ve hasımları olduğunu söylemiş ancak bu yönde bir araştırma yapılmamış, mağdurun olay sırası ve öncesi telefon kayıtları da incelenmemiştir.
Sanığın korkusu nedeniyle olayı gören tanıkların tanıklıktan çekindiğine dair katılan beyanı da kolluk tarafından araştırılmamıştır.
Olaydan hemen sonra katılanı hastaneye götürdüğü söylenen ... isimli kişinin kim olduğu araştırılmamış ve ona olaydan hemen sonra katılan hastaneye giderken kendisine ne dediği, kendisinin görgüye dayalı bilgisi olup olmadığı sorulmamıştır.
Tüm bu deliller sonrası yerel mahkeme sanığın cezalandırılmasına karar verirken gerekçesini şöyle oluşturmuştur. "...katılanının beyanları, tanık beyanları, olaydan sonra olay yerinde toplanan kalabalığın sanık bıçakladı şeklindeki konuşmaları, görenler var ancak konuşmuyorlar şeklindeki kabulü, dinlenen tanıkların katılanı destekledikleri" gerekçesiyle sanığın müsnet suçu işlediğini kabul etmiştir.
Katılan ... aşamalardaki beyanınında; sanıkla tanışırdık, olay öncesinde benimle konuşmazdı ancak olay günü benim halimi hatırımı sordu bu benim dikkatimi çekmişti sonra oradan ayrılıp tekrar geri gelerek beni bıçakladı şeklinde bayanda bulunmuştur.
Tüm bu delilleri ve tespitleri ayrıntılı belirtmemizin nedeni mevcut delillerin ceza verilmesine yeterli olmadığı halde yetersiz araştırma, eksik inceleme ile karar verildiğini göz önüne sermeye yöneliktir.
Dosyadaki çelişkiler şöyledir;
Dosyadaki tek tanık ..., katılanın teyzesi oğludur, olayı gördüğünü söylemiş ancak beyanları katılanın beyanı ile iki noktada çelişmiştir. (katılan beyanına göre sanığın yüzünde maske vardı, olaydan sonrada mezarlığa doğru kaçtı. Tanık ise maskeden bahsetmemiş ve kaçış istikametini tam ters yön olarak söylemiştir.
Katılan vekili olayı gördüğü söylenen tek tanığın beyanını denetlemek için keşif talep etmiş ancak reddolunmuştur.
Tanık ... olayda teyze oğlu bıçaklandığı, kendisi de tek görgü tanığı olduğu halde her nedense 8 ay boyunca hiçbir adli birime müracaat etmemiş, şahsi işlerim nedeniyle Balıkesir"e gittim ifadeye bu nedenle gelemedim demiştir. Bu tanık beyanına ne derece güvenilebileceği mahkemece irdelenmemiştir.
Tanık ..."ın beyanları dışında dosyada olayı gören tanık olmadığı halde mahkeme gerekçesinde tanık delillerine dayanmıştır.
Olaydan sonra olay yerinde sanığın bıçakladığının konuşuluyor olması da mahkemenin itibar ettiği delillerden biridir ancak, bunun delil olarak kabulü tarafımızdan anlaşılamamıştır.
Katılanın uyuşturucu kullandığı ve hasımları olduğu, sanık tarafından söylenmiş ancak bu husus araştırılmamış eksik inceleme yapılmıştır.
Katılanı hastaneye götüren ... isimli kişi araştırılmamış ve beyanı alınmamıştır.
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi soyut bir ilke olmayıp yaşanan olaylarda tarafların konumu, hareket tarzları, mevcut delillerin eksiksiz irdelenmesi zorunludur. Tüm bu incelemeler yapılıp deliller ayrıntılı denetlenmediği halde şüphenin sanık lehine değilde aleyhine değerlendirilmesinin doğru olmadığını, bu haliyle eksik incelemeyle verilen mahkumiyet kararının doğru olmadığını düşündüğümüzden Dairemiz çoğunluğunun bozma kararına katılmıyoruz.