Esas No: 2020/5405
Karar No: 2022/151
Karar Tarihi: 12.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5405 Esas 2022/151 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5405 E. , 2022/151 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.11.2019 tarih ve 2019/472 E- 2019/699 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.04.2020 tarih ve 2020/701 E- 2020/518 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen temyiz talebinin reddine dair 27.05.2020 tarihli ek kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalılardan Biyontis Kimya Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ve Agrega Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye genel ticari kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, diğer davalılardan ...'ın müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığını, kredi borcunun zamanında ödenmemesi nedeni ile icra takibi başlatıldığını, icra takip dosyalarının ilgili borçlular açısından kesinleştiğini, davalı Biyontis'in sadece isim değişikliği yaparak Semica ismiyle aynı yerde ve aynı iş kolu ile ilgili olarak faaliyetine devam etmekte olduğunu, Biyontis firmasının eski çalışanı davalı ...'ın davalı Semica şirketinin ortağı olduğunu, davalı borçluların mal kaçırma kastı ile muvazaalı olarak ve kanuna karşı hile yaparak faaliyetlerini sürdürdüklerini, davalıların aralarında organik bağ olması nedeniyle genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan birlikte sorumlu oldukları gerekçesiyle şimdilik 100.000,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davanın öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süreler yönünden reddine karar verilmesini, arabulucuya başvuru yapılmasının dava şartı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; TTK.'nın 5/A maddesine uyarınca alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının bir dava şartı olarak hükme bağlandığı, davacı talebinin alacağa ilişkin olduğu, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; mahkemece dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede davanın usulden reddine karar verilmiş olması nedeniyle uygulanması gereken AAÜT'nin 7/2. maddesi uyarınca tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunması gerektiği, hatalı değerlendirmeyle tarifenin 7/1. maddesi gereğince davalı tarafa eksik vekalet ücreti takdir edildiği, istinaf incelemesine konu yerel mahkeme kararının daha öncesinde Dairenin 2020/286 Esasına kaydedildiği ve davacı vekilinin istinaf isteminin karara bağlandığı, ancak davalı vekilinin istinaf istemi hususunda bir karar verilmediği, hak kaybına yol açmamak için Dairenin 2020/286 Esas sayılı dosyasıyla verilen kararın da kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, Dairenin 13/02/2020 tarih 2020/286 Esas - 2020-231 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince, HMK’nın 353/1-a.4 maddesi uyarınca kesin kararların temyiz edilemeyeceği gerekçesiyle 27/05/2020 tarihli ek karar ile davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili bu kez ek kararı temyiz etmiştir.
1-Davacı tarafın 27.05.2020 tarihli ek karara yönelik temyiz istemeni yönünden; dava genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin davanın arabuluculuğa tabi olması nedeniyle usulden reddine dair kararı, Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılmış ve davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine kesin olarak karar verilmiş, davacının bu karara karşı temyiz isteminin de ek kararla reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 353. maddesinde yer alan “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa; a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir, 1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması. 2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması. 3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması 4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması, ...” şeklindeki düzenleme uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince dosyanın tekrar kendi mahkemesine veya başka bir mahkemeye "davanın esasının yeniden görülmesi için gönderilmesi" sonucu doğuracak nitelikte dava şartları yönünden kararlarının kesin olduğunu anlamak gerekir. Kaldı ki dava şartlarına aykırılık da HMK 371/1-b maddesi uyarınca bozma sebepleri arasında sayılmıştır. Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince, davanın esasına yönelik bir dava şartı olan ve dosyanın mahkemesine geri gönderilmesi sonucu doğurmayan ve kendisinin işin esasına girerek arabuluculuk dava şartı nedeniyle davanın reddine dair verdiği kararın kesin olduğunun belirtilmiş olması doğru olmamıştır. Buna göre kesin olarak verildiği belirtilen 21.04.2020 tarihli kararın temyizi üzerine verilen 27.05.2020 tarihli ek kararla davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiş ise de, alt dereceli mahkemeye gönderme sonucu doğurmayan ve işin esasına yönelik dava şartları yönünden verilen işbu karara karşı temyiz yolu açık olduğu halde yazılı gerekçeyle Bölge Adliye Mahkemesince temyiz isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi’nin 27.05.2020 tarihli ek kararının HMK m. 371 uyarınca bozularak kaldırılmasına ve temyiz incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
2- Davacı vekilinin asıl karara yönelik temyiz istemine gelince; İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, 6100 sayılı HMK’nın 305/A maddesinde yer alan “Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.” düzenleme uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf istemi hakkında sadece ek karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, önceki kararın kaldırılıp yeniden karar verilmesinin sonuca etkili bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin 27/05/2020 tarihli ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile 27/05/2020 tarihli ek kararın KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.