Davacı, davalı işveren nezdinde 01.07.1977-07.12.2004 tarihleri arası çalıştığının tesbiti ile işçilik alacaklarının tahsiline tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalıya ait “inşaat” işyerlerinde bekçi olarak 1.7.1977-07.12.2004 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tespitini ile işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
İstek, tanık beyanına dayanılarak yazılı şekilde hüküm altına alınmış ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Gerçekten bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi olan bu tür davalarda; öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlemeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmadır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları yada komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise, açıklanan şekilde bir incelemenin yapılmadığı ortada olup davalı işverenler de yöntemince davaya katılmamışlardır.Dava K.Y.ve ortağı hakkında açılmıştır.bu halde işverenin adi ortaklık olduğu anlaşılmakla adi ortaklığı oluşturan tüm kişilerin davada taraf olması zorunludur.Bu nedenle diğer ortak A.Y.’nın davaya katılması gerektiği açıktır.Bundan başkada adi ortaklığın sonradan Y.G.İnş.Tur.Gıda San.ve Tic. Ltd şirketine dönüştüğü davacının bu şirket ile de hizmet ilişkisi bulunduğu iddia edildiğine göre bu şirketin de yönteme uygun olarak davaya katılması gerekirken bu yön dahi göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırma sonunda sadece yetersiz tanık beyanları ile hüküm kurulmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan şekilde davanın niteliğine uygun olarak inceleme yapılmakla birlikte, öncelikle adi ortak A.Y.ile Y.G.İnş.Tur.Gıda San ve Tic. Ltd şirketinin ayrı ayrı yöntemince davaya katılımları sağlandıktan sonra bu davalıların da davaya ilişkin delilleri dosyaya alınmalı, çalışmaların geçtiği iddia olunan tüm inşaat işyerlerine ve işverenlere ait çalışma dönemlerini kapsayan davacı ile ilgili tüm kayıt ve belgeleri varsa ücret bordroları birlikte istenmeli, davacıya ait Sosyal Sigortalar Kurumu’nda bulunması gerekli şahsi sicil dosyası ile işyerlerinin Kurumda bulunan işyeri sicil dosyaları eklenmeli ve çalışma dönemini kapsayacak şekilde işyerlerinden Sosyal Sigortalar Kurumu’na bildirilen dönem bordrolarının tümü de dosyaya eklenmelidir.Dava dosyasına eklenen tüm belgelerden sonra yukarıda belirtildiği üzere işyerinde kayıtlı bordro tanıkları, bunların tesbit edilememesi halinde ise komşu ve yakın işyerlerinde aynı dönemlerde çalışan kayıtlı tanıklar dinlenmelidir. Davanın niteliği dikkate alınarak gerektiğinde resen yapılacak araştırma ve incelemeler ile çalışmanın niteliği ve süresi saptanmalı, gerektiğinde iş ve sosyal güvenlik hukuku konusunda uzman bir bilirkişiden varsa çalışma dönemleri ve bildirimsiz sürelere ait çalışma ücreti ve dönemlerini gösterir, yöntemince raporda alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Söz konusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle 506 sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/10. maddesi hükümleri dikkate alınmadan eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenlerine göre işçilik alacaklarına yönelik hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalılardan işverene iadesine, 25.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.