23. Hukuk Dairesi 2011/1791 E. , 2012/1925 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleşen kooperatif genel kurul kararının iptali, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili asıl davada, müvekkilinin . .... ... 1147 ada, 67 parsel sayılı B Blok 53 ve 55 numaralı bağımsız bölümleri dava dışı ... Tic. Ltd. Şti"nden satın aldığını, bütün borçların ödendiğini, müvekkiline fahiş borç ihtarı gönderildiğini ve yokluğunda tasfiyeye gidilmeye çalışıldığını ileri sürerek, davalı kooperatifin tasfiyesinin durdurulmasını, tasfiye kurulunun 2009/1 sayılı kararın müvekkilinin üyeliğe kabul dışındaki kısımlarının iptalini; birleşen davada ise, davalı kooperatif tasfiye kurulunun 18.06.2009 tarih ve 2009/2 sayılı müvekkilinin üyelikten ihracına ilişkin kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, yönetim kurulunun 2009/1 sayılı kararı ile ortaya çıkan 2 numaralı karar ile, davacının eksik aidat veya inşaat maliyet bedeli var ise bunu ödemesi halinde kendisine daire tahsis edilmesinin kararlaştırıldığı, bu uyarı ve kararın kooperatiflerin kuruluş amacına ve eşitlik ilkesine uygun olduğundan iptalinin gerekmediği, 3 numaralı karar ile davacının ödeme yapmaması halinde ihraç edileceği hususunda uyarıldığı, bu kararın ihraç işleminin ön hazırlığı olduğu ve ihracın gerçekleşmesi halinde bunun iptalinin talep edileceği, erken açılmış dava bulunduğu gerekçeleriyle asıl davanın reddine, davacının ihraç kararının yasanın aradığı iki ayrı ihtar işlemi yapılmadan tek bir ihtar ile gerçekleştirilmesi nedeni ile birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, öncelikle tasfiye kurulu kararlarının iptaline ilişkin olarak açılmış, davacı vekili 15.09.2010 havale tarihli ıslah dilekçesi ile daire verilmemesi halinde talebini tazminata çevirdiğini belirtmiş ve ıslah harcını da yatırmış olup, ıslah dilekçesi davalı kooperatife de tebliği edilmiştir.
Davacı talebini ıslah yolu ile tazminata çevirmiş bulunduğundan, mahkemece bu talebine değer verilerek ilk olarak davacıya tahsis edilebilecek uygun bir konut olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer davacıya verilebilecek konut yoksa o zaman davacı yararına tazminata hükmedilmelidir. Konut tahsis edilmeyen ortağa verilmesi gerekirken tazminatın hesaplama ilkesi aşağıdaki şekilde formüle edilmiştir.
1-Önce, üyelere tahsis edilen konut veya işyerinin dava tarihi itibariyle rayiç değeri saptanmalıdır.
2-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir üyenin ödemelerinin, ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar (Toptan Eşya Fiyat Endeksi Artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak, güncel değeri bulunmalıdır.
3-Bundan sonra, yukarıda (1) numaralı bentte bulunan değerden (2) numaralı bentte bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir üyenin, bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır.
4-Bunu takiben, davacı eksik ödeme yapan üyenin ödentileri (2) numaralı bentteki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı da güncelleştirilmelidir.
5-Bu hesaplamalardan sonra, normal ödentilerini gerçekleştiren bir üyenin yukarıda (2) numaralı bentte bulunan ödemelerinin güncel değeri karşılığı, yine yukarıda (3) numaralı bentte bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre, davacının (4) numaralı bentte eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yarar sağlaması gerektiği, orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak, (4) numaralı bentte bulunan miktar, (3) numaralı bentte bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan miktarın (2) numaralı bentte bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktara (4) numaralı bentte bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar, davacı üyenin bu davada kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar miktarını belirleyecek ve mahkemece (talepte değerlendirilerek) bu miktara hükmedilecektir.
Öte yandan bilirkişi kök raporunda davacının borcu olmadığı belirtilmesine rağmen ek raporda borcu bulunduğu belirtilmiş, böylece her iki rapor arasında da çelişki oluşmuştur. Mahkemece bu çelişki giderilmeden karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda belirtilen kurallar doğrultusunda bilirkişi heyetinden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.