3. Hukuk Dairesi 2021/2581 E. , 2021/6859 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 15. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ANKARA 10. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, asıl davada; davalı ile alışveriş merkezinin 1B105 nolu bağımsız bölümünün 5 yıl süre ile davalıya kiralanması konusunda anlaştıklarını, davalı şirketin İstanbul .... Noterliğinin 11/09/2015 tarih ve 10451 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yaşanılan ekonomik, sosyal ve ticari olumsuzlukları gerekçe göztererek kira sözleşmesini feshettiğini, mecuru 30/09/2015’te tahliye edeceğini, erken tahliye nedeniyle doğacak zararın tazmin edilmeyeceğinin bildirdiğini, kira bedellerinin ödenmesi için gönderilen ihtarlardan sonuç alınamaması üzerine Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2015/25208 esas sayılı dosyası ile bakiye kira alacağı, gecikme faizi ve haksız feshe dayalı 6 aylık cezai şart alacağı ve faizi olmak üzere toplamda 99.972,13 Euro"nun tahsili için icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı; asıl davada yapılan yargılama sırasında tespit edilen ve talep konusu edilmeyen bakiye 8.622,18 Euro kira alacağı ile 3.004,77 Euro faiz alacağının için başlatılan takibe davalı tarafça yapılan itirazın iptaline ve lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince asıl davanın kısmen kabulü ile 44.587,33 Euro bakiye kira alacağı, 10.831,11 Euro faiz alacağı, 8.025,72 Euro KDV, 31.590,00 Euro cezai şart, 3.159,30 Euro faiz alacağı ( cezai şart faizi ) olmak üzere toplam 98.193,46 Euro üzerinden ve asıl alacağa akdi faiz uygulanarak takibin devamına, bakiye talebin reddine, kabul edilen asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline; birleşen davanın ise kabulü ile davalının takibe itirazın iptaline, takibin 8.622,18 Euro Kira alacağı ve 3.004,77 Euro faiz alacağı üzerinden asıl alacağa akdi faiz uygulanarak devamına, kabul edilen asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz.
Hukuki dinlenilme hakkı Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur.
Bu hak ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenlenmekle birlikte bu ifadeleri de kapsayan çok daha geniş bir anlama sahiptir.
Kamu düzeni ile ilgili olan hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi usulüne uygun tebliğ ile mümkündür. Aksi takdirde tarafların hukuki dinlenilme ve bu kapsamda adil yargılanma hakları ihlal edilmiş olacaktır. HMK"nın 280. maddesi hükmüne göre ; "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma günüden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür.
Somut olayda; mahkemece, davacının ticari defterlerinin mali müşavir bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek bilirkişiden rapor aldırılmak üzere 07/01/2019 tarihli talimat yazılmış, İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesince mali müşavir bilirkişiye dosya tevdi edilmiş ve bilirkişi tarafından 19/03/2019’da bilirkişi raporu sunulmuş olmasına rağmen mahkemece bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmeksizin ve rapora karşı taraflara itiraz hakkı tanınmaksızın, 20/03/2019 tarihli celsede davacı vekilinin rapora diyecekleri sorularak davalının yokluğunda karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, yargılama sırasında alınan ve tebliğ edilmeyen bilirkişi raporu davalı tarafa tebliğ edilerek, rapora karşı itirazlarını sunma hakkı verildikten sonra, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; davalının hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde yargılama yapılıp, esas hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davalı yararına kaldırılmasına, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.