9. Hukuk Dairesi 2021/11697 E. , 2021/15906 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
...
DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 6. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının kötüniyet tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.
Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu"nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 esas, 2010/154 karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 esas 2011/747 karar ve 20.03.2013 tarihli ve 2012/19-778 esas, 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davalı işveren, davacının, müşterilerden tahsil ettiği paraları teslim etmediğini ve şirketin zarara uğradığını bunun karşılığında davacıdan senet alındığını savunmuştur. Dosyanın incelenmesinde ise davacı hakkında ... 23. Asliye Ceza Mahkemesinde güveni kötüye kullanma suçu nedeni ile ceza verildiği ve cezanın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacının , davalı işyerinde müşterilerden aldığı tahsilatları davalı işverene teslim etmediği sabit olup, davalı tarafından yapılan takibin kötüniyetli olmadığı, sadece söz konusu alacak miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla, bu bakımdan kötüniyet tazminatının şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, icra takibinin davacı tarafından davalı işverenin uğradığı zarar karşılığı verilen senetlere dayalı olarak başlatıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı itibari ile kötü niyetle icra takibi yapıldığı kanıtlanamadığından ve kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
Bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 370/2. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinin 2. paragrafının çıkarılarak yerine;
"Koşulları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatına yönelik talebinin reddine" sözcüklerinin yazılmasına hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.