14. Hukuk Dairesi 2014/12810 E. , 2015/5988 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2014
NUMARASI : 2013/812-2014/435
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 20.12.2013 gününde verilen dilekçe ile muarazanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, davalının 8762 ada 10 no"lu parselde inşaat temel kazısı yaptığı sırada davacılar adına kayıtlı 9 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binaya hasar verdiğini, binada tehlikeli boyutlarda çatlaklar meydana geldiğini ileri sürerek 9.500 TL tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın binasının yaşının otuz yılı aşkın olması, mühendislik kurallarına aykırı yığma bina olup yıpranması nedeniyle çatlakların meydana geldiğini, bundan dolayı davalı arsa sahibi olmayan şirkete kusur yüklenemeyeceğini, ayrıca 2.000,00 TL masraf yapılarak binadaki çatlakların onarımının mümkün olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK"nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı BK"nın 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK"nın 730 ve 737. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece tazminatın miktarının belirlenmesine ilişkin olarak yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Bilirkişi raporunda taraflara ait binaların gerek inşa edildikleri tarihler gerekse inşaat tarzları yönünden farklı özellikler gösterdiği belirtildiğinden bilirkişilerden ek rapor alınarak gerektiği takdirde mahallinde yeniden keşif yapılarak davacıların maliki olduğu binanın mühendislik kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığı, dolayısıyla davacıların zararın artmasına neden olup olmadığı, varsa davacının kusur oranı da değerlendirilerek 6098 sayılı BK"nın 52. maddesi uyarınca zarar miktarından indirim yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 01.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.