Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/4060
Karar No: 2007/11625

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/4060 Esas 2007/11625 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2007/4060 E.  ,  2007/11625 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi     :  Afyonkarahisar İş Mahkemesi
    Tarih               :  24.11.2006
    No                   : 938-622  

    Davacı  ilk kesinti tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur  sigortalısı olduğunun tesbitine, 5458 sayılı yasadan yararlanma haknının saklı tutulmasına  karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin  reddine  karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    Dava, davacının ilk prim tevkifatının yapıldığı tarihten itibaren  2926 sayılı Yasa"ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti ve 5458 sayılı Yasa’dan yararlanma hakkının saklı tutulması  istemine ilişkindir.
    Mahkeme istemin reddine karar verilmiştir.
    Davanın,  yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre,  sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan  Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan  resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının  esas alınacağı  bildirilmiştir.  Bu kayıtların  tarımda  kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi  olduğu ortadadır. 2926 sayılı Yasa"nın Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden 22 yaşını doldurmuş erkeklerle, 22 yaşını doldurmuş aile reisi olan kadınların bu Kanuna göre sigortalı sayılacaklarına ilişkin 2. maddesi 24.07.2003 tarihli 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile değiştirilerek " aile reisliği" ve "22 yaş" koşulu kaldırılarak 5. madde ile "18 yaşını doldurmuş olmak" koşulu getirilmiştir.
    Somut olayda uyuşmazlık; 4956 sayılı Yasa ile getirilen bu değişikliğin davacı yönünden  uygulama alanı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
    Uyuşmazlığın çözümü, sosyal güvenlik hukukunun niteliğinin incelenmesini ve yasaların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların  tartışılmasını gerektirmektedir.
    Sosyal Güvenlik Hakkı, Anayasa ve yasalar karşısındaki  konumuna göre; kullanılması zorunlu bir hak olup bu haktan vazgeçilemez, devredilemez ve kaçınılamaz. Başka bir anlatımla; sosyal güvenlik hakkı kişiye bağlı, geleceğe  uzanan ve herhangi bir süre ile kısıtlanamayan temel Anayasal bir hak olup bu niteliği itibariyle diğer özel hukuk alanında yer alan kurumlarla karşılaştırılamaz ve özel hukuk kurallarıyla açıklanamaz. Sosyal Güvenlik alanında oluşuturulacak tüm kuralların, özde, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur. Sosyal  hukuk devleti, niteliğinin bir gereği olarak "Sosyal Güvenlik" kavramını yaşama geçirerek somutlaştırır.
    Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucuda yasaların yürürlüğe girmelerinden  önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir.
    Öte yandan; bir çok Yargıtay kararlarında da açıkça vurguladığı üzere bu tür yeni yasaların ünlü hukukçu Roubier’in açıkladığı üzere yürürlüğe girmeleri ile görülmekte olan tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği başka bir anlatımla yeni yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal tesirini göstereceği tartışmasızdır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesinden değil, zaman içerisindeki ani etkileri söz konusu olmaktadır. Esasen HUMK 578 maddesi nedeniyle Yargıtay’ın 7.12.1964 günlü Tevhidi İçtihadı ile Hukuk Genel Kurulunun 9.3.1988 gün 1987/860 Esas, 1988/232 karar sayılı kararında da bu görüşe yer  verilmiştir
    Uyuşmazlığa konu bu olayda hukuksal ve maddi alanda etkisini göstermiş, hukuk kuraları uyarınca tamamlanmış ve sonuçlarını doğurmuş bir kazanılmış hak söz konusu değildir. Sosyal güvenlik kurallarının tanımlanan niteliği nedeniyle lehe olan bu düzenlemenin ihtilafa uygulanması gerekmektedir.
    Somut olayda davacı 28.1.1981 doğumlu olup ihtilaf konusu dönemde 20.5.1998, 20.6.2000, 20.6.2001 ve 17.5.2002  tarihinde sattığı ürün bedellerinden tevkifat yoluyla prim kesintisi yapıldığı, 27.2.2002 tarihnden beri ziraat odasına , 15.4.2003 tarihinden beri de kooperatife kayıtlı olduğu  görülmektedir.
    Yapılacak iş;  ilk prim kesinitisi yapıldığı 20.5.1998 tarihinde  davacı 17 yaşında olduğundan 18 yaştan önceki sürelerin sigortalılık süresine dahil edilmesi mümkün değilse de prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edileceği  gözetilerek  18 yaştan önceki 1.6.1998-31.12.1998 tarihleri arasındaki  sürelerin, prim ödeme gün sayıları hesabına dahil edilmek üzere tesbitine karar vermek, 1999 yılında prim kesintisi bulunmadığından davacının sigortalılık başlangıcı tarihi de 18 yaşını doldurduğu ve sigortalılık koşullarının oluştuğu 1.1.2000 tarihi olduğu  kabul edilerek bu tarihten dava tarihine kadar davacının askerlik yaptığı süreler araştırılıp dışlanarak kalan  dönemlerde   tarım Bağ Kur sigortalısı   olduğunun tesbitine  karar vermektir.
    Mahkemece bu hukuki olgular gözetilmeksizin davacının "22 yaşı" doldurmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının  bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde  davacıya iadesine, 5.7.2007  gününde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi