3. Hukuk Dairesi 2020/5538 E. , 2021/6897 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : MARDİN 2. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen asıl ve birleşen menfi tespit davalarından asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi neticesinde asıl ve birleşen dosya davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde asıl ve birleşen dosya davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili asıl dosya dava dilekçesinde; yükleniciden satın aldığı daire karşılığında anahtar tesliminde ödenmesi gereken 10.000,00 TL"lik senet yönünden yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirmediğinden davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dava dosyasındaki dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 10/11/2015 tarihinde ilk yüklenici ... İnş. Yapı.San. Tic.Ltd.Şti tarafından yapılacak taşınmazda iki daireyi 210.000,00 TL bedelle satın aldığını, daha sonra davalı yüklenici ile yeniden sözleşme yaptığını, bu sözleşmeye göre bedelin 100.000,00 TL"sinin peşin ödediğini, geriye kalan 110.000,00 TL"sinin 80.000,00 TL"sini 80 adet 1.000,00 TL"lik taksitler halinde, kalan 30.000,00 TL"yi ise dairelerin tesliminde defaten ödemeyi taahhüt ettiğini, ancak davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediğini beyan ederek davalıya borçlu olmadığının tespit edilmesi ile devamında dava konusu edilen 58 senedin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili; davacılar ile müvekkil şirket arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklı olarak müvekkili şirketin taşınmazı teslim yükümlüğünün henüz muaccel olmaması ve bu yöndeki yükümlülüğünün vadesinin gelmemesi nedeniyle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu olmadığını belirterek davaların reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; asıl dava yönünden; dava konusu senedin geçerli unsurları ihtiva ettiği, metinde teminat ibaresine yer verilmediği, davacının senedin teminat senedi olduğunu usulune uygun delillerle ispat edemediği, davacının davalı şirket ile aralarındaki sözleşmeyi feshetmediği aksine davalı yüklenici şirket ile dava dışı arsa sahipleri arasında görülen davaya asli müdahil olduğu ve sözleşme gereği satın aldığı dairelerin kendisine teslimini istediği, bu haliyle davacının düzenlenen sözleşmeyi benimsediği dolayısıyla senedin bedelsizliği iddiasının davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından davanın reddine, birleşen dava yönünden ise; dava konusu 58 adet senedin nama yazılı olarak düzenlenmeyip emre yazılı olarak düzenlendiği, yasanın açık hükmü nedeniyle dava konusu senetlerin geçersiz olduğu ancak bu durumun davacıyı ödemekle yükümlü olduğu borçtan kurtarmayacağı, sadece düzenlenen senetlerin iptali sonucunu doğuracağı, davacının davalı şirket ile aralarındaki sözleşmeyi feshetmediği aksine davalı yüklenici şirket ile dava dışı arsa sahipleri arasında görülen davaya asli müdahil olduğu ve sözleşme gereği satın aldığı dairelerin kendisine teslimini istediği, bu haliyle davacının düzenlenen sözleşmeyi benimsediği gerekçesi ile dava konusu senetler yönünden borçlu olunmadığının tesipiti isteminin reddine, davaya konu senetlerin iptaline karar verilmiş; karara karşı davacılar vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/5 maddesi "Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir." şeklinde olup somut olayda tüketici sıfatında bulunan davacılar yönünden sözleşmelere dayanılarak ancak nama yazılı senet düzenlenebileceği halde senetlerin emre muharrer olarak düzenlenmiş olmasının bunları geçersiz kılacağı, davacıların davaya konu senetlerden dolayı menfi tespite ilişkin davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; usul ve yasaya uygun olmayan inceleme konusu mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyada yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından HMK"nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, kazanılmış haklar ve kesinleşen hususlar dikkate alınarak asıl dava yönünden; davanın kabulü ile, davacının 14/04/2016 düzenleme ve 14/04/2017 ödeme tarihli, 10.000,00 TL tutarındaki, 443 seri numaralı senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, birleşen 2018/102 Esas sayılı dava yönünden; davanın kabulüne, davacının davaya konu 05/04/2016 düzenleme tarihli, 33 seri nolu 30.000,00 TL bedelli senet ile aynı düzenleme tarihine sahip 47 ila 103 seri numaralı, 1.000,00 "er TL bedelli 57 adet senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davaya konu bu senetlerin iptaline karar verilmiş; hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacıların konut satımına ilişkin imzalanan sözleşme nedeniyle müteahhit firmaya teslim ettiği ve ciro yoluyla 3. kişilerin eline geçen emre yazılı senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"un 4/5.maddesi; ""Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir."" şeklindedir. Kanunun bu maddesi gereğince nama yazılı olarak düzenlenmeyen dava konusu senetlerin tüketici yönünden geçersiz olduğu sabittir. Ancak, mahkemece söz konusu hükme aykırı olarak ""senetlerin iptaline"" karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HMK"nın 370/2. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi hükmünün 2-B bendinde yer alan "...davaya konu bu senetlerin iptaline" ifadesi hükümden çıkarılarak yerine " ...senetlerin davacı tüketici yönünden geçersiz olduğunun tespitine" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.