11. Hukuk Dairesi 2011/8080 E. , 2012/19931 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/03/2011 tarih ve 2007/117-2011/76 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ... tarafından yaptırılan “Şehitler Anıtı” ve “Orhun Abideleri” isimli eserlerin müvekkiline ait olduğunu, bunlardan “Şehitler Anıtı” isimli eserin davalı ... tarafından izin alınmaksızın bozulduğunu, anıtın şekil ve yapısının hususiyetini kaybedecek şekilde değiştirildiğini, diğer eserin üzerine ise davalı ..."nun eser sahibi olarak kendi ismini yazdırdığını, bu eylemler nedeniyle müvekkilinin manevi zarara uğradığını ileri sürerek, Şehitler Anıtı eserine yönelik tecavüzün menine, eserin eski haline getirilmesine, aynı eser yönünden FSEK 70/1. maddesi uyarınca 30.000 TL, iki eser yönünden ise BK"nun 49. maddesi uyarınca ise 20.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, Orhun Abideleri eseri üzerine yazılan “...” isminin silinmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, söz konusu yapıların yapımına ilişkin sözleşmenin müvekkili ile dava dışı Sur Tanıtım Tasarım Dekorasyon Ltd. Şti. arasında imzalandığını, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, Orhun Abideleri"nin kopyasının eser olarak kabul edilemeyeceğini, Şehitler Anıtı"na ilişkin proje ve tasarımın ise müvekkili idareye ait olduğunu, açılan ihale ile bu projenin malzeme ve işçilik kısmının usta bir kişiye yaptırılmasının amaçlandığını, ancak bu eserin ayıplı yapılması nedeniyle eserde kırılma, çatlama ve dökülmelerin meydana geldiğini, talep edilmesine rağmen söz konusu yapının onarılmadığını, bunun üzerine müvekkilince yapının daha fazla zarar görmemesi ve çevre güvenliğinin tehlikeye atılmaması için taşla kapatıldığını, bu işlem yapılırken esere zarar verilmediğini ve genel özelliğinin bozulmadığını, hem FSEK"nun 70. maddesine hem de BK"nun 49. maddesine dayalı olarak manevi tazminat istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin belediye başkanı olarak görev yaptığını ve belediyenin eylemlerinden dolayı şahsi sorumluluğunun bulunmadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığını, Orhun Abideleri"nin taklidinin eser olarak kabul edilemeyeceğini, Şehitler Anıtı"nın projesinin ise diğer davalı belediyeye ait bulunduğunu, hem FSEK"nun 70. maddesine hem de BK"nun 49. maddesine dayalı olarak manevi tazminat istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin belediye başkan yardımcısı olarak görev yaptığını ve belediyenin eylemlerinden dolayı şahsi sorumluluğunun bulunmadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığını, Orhun Abideleri"nin taklidinin eser olarak kabul edilemeyeceğini, Şehitler Anıtı"nın projesinin ise diğer davalı belediyeye ait bulunduğunu, müvekkilinin isminin Orhun Abideleri üzerine kazınması yönünde bir talimat vermediğini, bu talimatın davacı tarafından verildiğini, hem FSEK"nun 70. maddesine hem de BK"nun 49. maddesine dayalı olarak manevi tazminat istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili karşı davada, davalı tarafça yapılan anıtın özensiz ve dikkatsiz yapılmış olması nedeniyle anıtta kırılma, dökülme ve çatlamaların oluştuğunu, yapılan ihtarlara rağmen onarım yapılmadığını, ayrıca Orhun Abideleri"nin de aslına uygun olarak yapılmadığını ileri sürerek, ayıplı ifanın tespitine, 6.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili karşı davada, müvekkilinin eser sahibi olup davalı ... ile dava dışı şirket arasındaki ilişki nedeniyle bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu yapıların davalı ... ile dava dışı Sur Tanıtım Tasarım Dekorasyon Ltd.Şti. arasında yapılan sözleşme çerçevesinde inşa edildiği, anılan şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmeden de yapıların her türlü projelendirme ve tasarım işinin davacıya ait olduğunun anlaşıldığı, bu durumda eser niteliğinde bulunan söz konusu yapıların eser sahibinin davacı olduğu, eser sahibi olarak tüm manevi haklara sahip olması nedeniyle eserdeki bozulmalardan doğan manevi hak ihlalleri nedeniyle davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu, davalı belediyenin koruma amaçlı da olsa eserde görsel değişiklik yaratan yeni unsurlar eklemesi ve orijinal halini değiştirmesinin FSEK"nun 16.maddesinin açık ihlali sonucunu doğurduğu, eserde değişikliklerin yapılması halinde eser sahibinin FSEK 70/1.maddesine göre manevi tazminat isteyebileceği ve ayrıca anılan yasanın 67/3-1. bendi gereğince eserler üzerinde yapılan değişikliklerin ortadan kaldırılarak eserin eski hale getirilmesini talep etme hakkının olduğu, eserin eski hale getirilmesinin davalı belediyeye önemli düzeyde bir mali külfet yüklemeyeceği, bu değişikliğin kamunun menfaatleri açısından da önemli maddi zarar getirmeyeceği, davalı ..."nun adının eser üzerine eser sahibiymiş gibi yazılmasının FSEK"in 15. maddesinde düzenlenen manevi hakkı ihlal ettiği, dolayısıyla bu nedenle de davacının manevi tazminata hak kazandığı, davalı ..."nun eserin üzerine kendi adını yazdırmasından dolayı şahsen sorumlu olduğu, aynı şekilde bu eylemlerden adına iş yapılan davalı belediyeyi temsil ve ilzama yetkili belediye başkanı davalı ..."un ve adına iş yapılan belediyenin birlikte sorumlu bulundukları, BK"nun 49.maddesi uyarınca manevi tazminat isteminde bulunulmuş ise de, davaya konu eylemin davacının şahsi hakları ile şeref ve haysiyetini ihlal ettiğinin kanıtlanamadığı, karşılık dava yönünden ise söz konusu anıtın inşa edilmesine ilişkin ihalenin ve sözleşmenin tarafının davacı olmadığı, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, davacıya ait eserin davalı ... tarafından eski hale getirilmesine, davalı ...’nun eser üzerinde yazılı ismi dava sırasında silindiğinden bu konuda karar vermeye yer olmadığına, 20.000 TL manevi tazminatın 15.08.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, hükmün ilanına, karşılık davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, MK"nun 50. maddesi uyarınca tüzel kişilerin organlarının kusurlarından dolayı ayrıca şahsen de sorumlu olmalarına göre, davalılar ... ve ... vekillerinin aşağıdaki (2) nolu bendin, davalı ... vekilinin ise (2) ve (3) nolu bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, FSEK"nin 70. ve 818 sayılı BK"nun 49. maddeleri uyarınca açılmış manevi tazminat istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı taraf, kendisine ait bulunan iki ayrı eserden kaynaklanan manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, "Şehitler Anıtı" isimli eser yönünden FSEK"in 70. maddesine dayalı olarak 30.000 TL, bu eser ile birlikte "Orhun Abideleri" isimli eser için ise BK"nun 49. maddesine dayalı olarak 20.000 TL manevi tazminat istenmiştir. Mahkemece, davacının sahibi bulunduğu "Şehitler Anıtı" isimli eserin değiştirilmesi, diğer eserin üzerine ise davalı ..."nun isminin eser sahibiymiş gibi yazılması nedeniyle davacının FSEK"in 15. ve 16. maddelerinde düzenlenen manevi haklarının ihlal edildiği kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, davacının da farklı eylemler için ayrı ayrı manevi tazminat talep ettiği gözetilmeksizin hangi ihlal eylemi için ne miktarda tazminata hükmedildiği, davalıların bu eylemlerden dolayı ne miktarda ve hangi sebeplerle sorumlu tutuldukları karar yerinde gösterilmemiştir. Bu haliyle hüküm, Yargıtay denetimine açık bulunmadığından mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde hangi eylem nedeniyle ne miktarda tazminata hükmedildiği ve davalıların bu eylemlerden hangi nedenlerle sorumlu tutulduklarının açık bir biçimde gösterilmesi suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3-Kabule göre de, davacı tarafça 50.000 TL manevi tazminat talep edilmiş olup mahkemece 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiğinden reddedilen miktar yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 10. maddesi de gözetilerek nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru olmamış, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 05/12/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.