Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (Alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin REDDİNE karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi  tarafından  düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Uyuşmazlık alacaklının takip hukukuna dayanan istihkak davasına ilişkindir.
Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan ihtiyati haciz 12.03.2004 tarihinde uygulanmıştır. İİK.’nun 264. maddesi gereği dava açılmadan veya icra takibi başlamadan önce ihtiyati haciz uygulatan alacaklı haciz uygulanmasından itibaren 7 gün içinde takip talebinde bulunmak veya dava açmak zorundadır. Alacaklı bu süreyi geçirir veya takip talebi yasal sürenin geçmesi nedeniyle düşerse ihtiyati haciz hükümsüz olur.İstihkak davası açabilmek içinse her şeyden önce geçerli bir haczin  varlığı ön koşuldur.
Somut olayda alacaklının ihtiyati haciz uygulamasından sonra süresi içinde esas takibe geçmediği gibi alacak hakkında mahkemede dava açmadığı da dosya içeriği ile belirgindir.
Nitekim icra müdürlüğüne dava açılmadan önce 1.4.2004 tarihli kararla ihtiyati haciz sonrası yasal 7 günlük sürede esas takibe geçilmemesi nedeniyle haczin fekkine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca ihtiyati haciz 20.03.2004 tarihinde kendiliğinden düşmüş olduğundan “konusuz kalmayan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına" karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması H.U.M.K.’nun 388/3. maddesine aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer itirazların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacı (Alacaklı)"ya iadesine, 18.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.