MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

2007 yılında yapılan arazi kadastrosu sonucu, ... köyü çalışma alanında bulunan 217 ada 5 parsel sayılı 2.586,92 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile davalı ... adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, 15.01.2014 tarihli dava dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın bir kısmının kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tescili ve davalıların vaki müdahalesinin önlenmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile, .... köyü, 217 ada 5 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 28/10/2014 tarihli krokili raporlarında (5/A) ile gösterilen 1288,00 m²"lik kısmının davalı ... adına olan tapusunun iptali ile bu kısmın son ada ve parsel numarası verilmek suretiyle orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu taşınmazda orman olarak iptal edilen ve yeni ada parsel numarası verilmek suretiyle tapuya tescil edilen kısım üzerinde davalı ... A.Ş lehine olan ipotek şerhinin terkinine karar verilmiş; hüküm, davalı ... A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşmiş tahdide dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu ile 2012 yılında aplikasyon ve 2/B madde uygulama çalışmaları bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın temyize konu çekişmeli 217 ada 5 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu ve ormanlar üzerinde herhangi bir şerh bulunamayacağı hususu gözönünde bulundurularak yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalı ... A.Ş."dan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine
05/12/2016 günü oy birliği ile karar verildi.