20. Hukuk Dairesi 2016/3583 E. , 2016/11746 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 04/03/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile, davacılar murisi ... adına kayıtlı ... mahallesi, 41 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/282-2007/105 E-K. sayılı kararıyla iptal edilerek orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verildiğini, Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tapu iptal kararı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.000 TL.nin zararın oluştuğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş daha sonra 09/10/2015 tarihinde, mahkemenin 2015/648 sayılı dosyasında açtığı 3.000.000 TL"lik ek dava da bu dava ile birleştirilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 3.000.000,00.-TL tazminatın, tapu iptal kararının kesinleşme tarihi olan 18/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
Yörede 1973 yılında kesinleşen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, dava tarihi itibarıyla emsal satış yöntemine göre hesaplanan değeri dikkate alınmak suretiyle karar verilmiştir.
Kural olarak; 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49 ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklanan tazmini sorumluluk, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte doğar ve zamanaşımı süresi başlar. 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin varlığının kabulünde; tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu ise; mülkiyetin sona ermesi veya mülkten yararlanma hakkına açık ve kesin müdahalenin gerçekleştiği; somut olayda, taşınmazın orman sınırı içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği tarihte başlar. Bu durumda, taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tarih esas alınmalıdır.
Tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konu, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin tespiti olup, arazi niteliğindeki taşınmaz; başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir.
Çekişmeli taşınmazın iptal edilen tapu kaydında cinsi tarla olarak belirtilmiş olup, belediye başkanlığından gönderilen yazıda, 2007 tarihli imar planında kısmen park alanında; 2013 tarihli imar planında ise orman alanında kaldığı bildirilmiş, fen bilirkişi park alanında kalan kısmın 11745 m2 yüzölçümlü bölüm olduğunu açıklamıştır.
Tapu kaydında tarla niteliğinde olan taşınmazın orman sınırı içinde kalması nedeniyle mahkemece, hükmen tapu kaydı iptal edildiğine göre; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde ve Kanunun ilgili yönetmeliğinde belirtilen yönteme göre ve ayrıca 11/03/1983 tarih, 1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17/04/1998 tarih ve 1996/3 Esas - 1998/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararındaki ölçütler çerçevesinde; orman sınırı içinde kalması olgusunun taşınmazın değerine olan olumlu ya da olumsuz etkileri, taşınmazın arsa niteliği dışında, bu hukuki niteliği yönünden de ayrıca tartışılmalı, belediye hizmetlerinden faydalanıp faydalanmadığı, çevrede yapılaşma olup olmadığı araştırılmalı, daha sonra taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınmalı, lüzumu halinde re"sen emsal araştırması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmeli ve fen elemanı ile inşaat, ziraat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif ve inceleme yapılarak rapor alınmalı, değerlendirme tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili Tapu Müdürlüğünden; Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Bu şekilde araştırma, inceleme yapılmadan, ayrıca tapu iptali tescil kararının kesinleştiği tarih yerine, dava tarihine göre değer biçen yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi, doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/12/2016 günü oybirliği ile karar verildi.