Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/10924
Karar No: 2010/1239
Karar Tarihi: 09.2.2010

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/10924 Esas 2010/1239 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/10924 E.  ,  2010/1239 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARTAL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 13/05/2009
    NUMARASI : 2005/434-2009/209

    Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalı çocuklarının çekişme konusu taşınmazdaki binaya doğalgaz bağlatılması için bir takım resmi işlemlerin yapılması gerektiğini belirterek, kendisini kandırmak suretiyle tapuya götürdüklerini, tapuda satış yoluyla 7 parsel sayılı taşınmazının yarı payının (1/2 payın 1/4"er pay olarak) adlarına devrini sağladıklarını ve bir bedel ödenmediklerini ileri sürerek, tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.2.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden M. Ü.vs. vekili Avukat ...... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, tapu iptal ve tescil steğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, davalı çocukları M. ve M.nın, çekişme konusu taşınmazdaki binaya doğalgaz bağlatılması için bir takım resmi işlemlerin yapılması gerektiğini belirterek kendisini kandırarak yanlarında tapuya götürdüklerini, tapuda maliki olduğu çekişme konusu 7 parsel sayılı taşınmazının yarı payının (1/2 payın 1/4"er pay olarak) satış suretiyle adlarına devrini sağladıklarını ve bir bedel ödemediklerini ileri sürerek, eldeki davayı açtığı, mahkemece de bedeller arasında aşırı fark olduğu Borçlar Kanununun 21. maddesinde öngörülen gabinin koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yaparak olaya uygulanacak kanun hükümlerini tespit ve tayin etmek hakime aittir.
    Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nisbetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek,istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış Borçlar Kanunun 21. maddesi ile aynen"bir akitte ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin mutazarrırın muzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir" hükmü getirilmiştir.
    O halde, gabinden söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nisbetsizlik yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik(hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene),sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekirki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur isbatlandığı takdirde mutazarrırın kişiligi, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü pisikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
    Yukarıda değinilen gabine ilişkin ilkeler ileri sürülen iddialar çerçevesinde birlikte değerlendirildiğinde, davanın dayandırıldığı hukuki sebebin gabine ilişkin bulunmadığı, hukuki nitelemenin hile olarak değerlendirilmesi gerekeceği kabul edilmelidir.
    Oysa, mahkemece hile yönünden bir araştırma ve inceleme yapılmış değildir.
    Bilindiği üzere; hile,genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K"nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda hile hukuki sebebi yönünden gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, HUMK.nun 76. maddesinde öngörülen hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalıların, temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 09.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi