Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 8 parsel sayılı taşınmazına davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.02.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden O. T. vekili Avukat ...ile temyiz edilen M.U. vekili Avukat .... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece 19.04.2000 gün 1999/478-2000/231 sayılı ilamın kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, 1033 nolu parselde M. B., davalı M. ve dava dışı kişiler paydaş iken 1997 yılında 2981/3290 Sayılı Yasanın 10/b maddesi uyarınca çalışma yapıldığı, 10900 ada 2 nolu parselin Makbule Budak, aynı ada 5 nolu parselin M. U. adına tescil edildiği, M.B.(B.) tarafından M. U. aleyhine 28.05.1999 tarihinde 10900 ada 2 nolu parsele elatmanın önlenmesi, yıkım isteğiyle dava açıldığı, bu dava devam ederken 2000 yılında 3194 Sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca yapılan şuyulandırma sonucu oluşan 4 numaralı imar parselinde davanın tarafları ve dava dışı kişilerin paydaş kılındıkları bunun üzerine mahkemece davanın reddedildiği ve 1999/478 – 2000/231 sayılı kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, daha sonra 4 nolu parselin oluşumuna esas teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine geri dönüşüm işlemi yapılarak 4996 ada 8 nolu parselin oluşturulduğu ve 25.03.2005 tarihinde M. B. adına tescil edildiği, satış suretiyle 16.08.2006 tarihinde O.T. adına yazıldığı, anılan kişi tarafından da 16.05.2008 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle çözüme kavuşturulması gereken hususun, HUMY’nın 237.maddesinde düzenlenen kesin hüküm oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere; kesin hükmün varlığından sözedilebilmesi için tarafların dava konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekir. Bu unsurları taşıyan kesin bir hükmün bulunduğu hallerde aynı taraflar arasında aynı dava sebebine dayanılarak ve aynı konuda yeni bir dava açılamaz, açılırsa bu dava dinlenmez, dava şartı yokluğundan reddedilir.
Somut olaya yukardaki ilkeler uyarınca bakıldığında kesin hüküm oluşturduğu kabul edilen 1999/478 – 2000/231 sayılı kararın taraflarının aynı olmadığı açıktır.
Davacının bayii (satıcısı) ile davalı arasında görülen dava olsa olsa güçlü delil oluşturur. Öte yandan anılan kararın dava konusunun da aynı olduğu söylenemez.
Şöyle ki, ilk davada 2 nolu parsele elatmanın önlenmesi-yıkım isteğiyle dava açılmış, idari işlem sonucu oluşan 4 nolu parselde davanın taraflarının paydaş oldukları gerekçesiyle dava reddedilmiş, eldeki davada ise geri dönüşüm sonucu oluşan 8 nolu parsel bakımından istekte bulunulmuştur.
Bu durumda önceki davanın eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, işin esasının incelenip varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 09.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.