11. Hukuk Dairesi 2012/2995 E. , 2013/23477 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.10.2011 tarih ve 2011/153-2011/38 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05.11.2013 günü hazır bulunan davacı vekili Av.... ile davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, 13.05.2009 tarihinde yapılan 2008 yılına ilişkin genel kurul kararlarında usulsüzlük bulunduğunu, koşulları bulunmasına rağmen özel denetçi tayini talebinin reddine karar verildiğini, yönetim ve denetim kurulu hakkında sorumluluk davası açılmasına yönelik gündeme madde eklenmesi talebinin de kabul görmediğini, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, bilgi edinme hakkının ihlal edildiğini, TTK"nın 334 ve 335. maddeleri uyarınca izin verilmesi kararının usulsüz şekilde oylandığını, geçerli bulunmadığını, ayrıca genel kurul çağrısının yetkisiz kişilerce yapıldığını, çağrıda usulsüzlük olduğunu ileri sürerek, genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, özel denetçi tayin isteminin yasal dayanağının olmadığını, bu nedenle reddine karar verildiğini, gündeme sorumluluk davası açılması iddiasıyla madde eklenmesinin de dayanağının bulunmadığını, yapılan genel kurul çağrısı ile alınan kararların kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının azınlık pay sahibi konumunda olduğu, davacının gündeme özel denetçi atanması istemi ile sorumluluk davası açılması isteğinin eklenmesini istediği, gündemin 5. maddesinde yöneticilerin ve denetçilerin ibrasının yer aldığı, özel denetçi atanması ile sorumluluk davası açılmasının bulunmadığı, ibranın doğrudan sorumlulukla ilgili bulunduğu dikkate alındığında azınlığa gündemle bağlı olmaksızın TTK"nın 341. maddesi uyarınca yönetim kurulu aleyhine dava açılması hakkı tanındığından azınlık dava açılması isteminde bulunursa artık ibra kararı verilemeyeceği, gündemin 4. maddesinde denetçi atanması, bilanço, kar-zarar hesapları ile kar dağıtımı konusuyla ilgili görüşüldüğünden bu maddede ve 5. maddede alınan kararların
TTK"nın 381. maddesine aykırılık teşkil ettiği, yöneticilere ücret verilmesine ilişkin kararın oylanmasında TTK"nın 474. maddesine aykırı şekilde yöneticilerin karara etki edecek şekilde oy kullandıkları, bu kararın da yerinde bulunmadığı, ayrıca TTK"nın 334 ve 335. maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyesi ..."a yetki verildiği, bu kararın alınmasında vekilinin oylamaya katıldığı, bu oy olmasaydı izin kararının verilemeyeceği, kaldı ki, ayrı ayrı oylansa bile yöneticilerin kendi dışında olanlara ilişkin kararlarda bile oy kullanmasının yerinde olmadığı, zira müteselsil sorumluluk ilkesi ve yöneticilerin birbirlerini korumasının düşüncesi dikkate alındığında oydan yoksun kalmasının gerektiği, özel denetçi talebinin gündeme alınmadığı, bu halde iptal davası açılmadan davacının doğrudan mahkemeye başvurabileceği, özel denetçi atanmasına ilişkin şartların varlığının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının 13.05.2009 tarihli genel kurulunda 4 numaralı gündem maddesinde alınan bilanço, kar-zarar hesapları ile kar dağıtımına ilişkin kararın, 5. maddesinde yönetim ve denetçilerin ibrasına ilişkin kararın, 6. gündem maddesinde yöneticilerin ve denetçilerin ücretine ilişkin karar ile 7. maddesinde yöneticilere TTK"nın 334 ve 335. maddesi uyarınca izin verilmesine ilişkin kararın iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 24.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.