3. Hukuk Dairesi 2012/19562 E. , 2013/2922 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere 48.720 USD ve 203.965 TL olmak üzere toplam 261.370 TL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. .... ile temyiz eden davalı vekili Av. ....geldi. Gelen taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü.
Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin halen oturmakta olduğu daireyi dava dışı eşinden satım yolu ile alan davalının bir süre sonra bu yeri geri satmayı teklif ettiğini, bu nedenle yapılan görüşme sonucunda imzalanan sözleşme ile dairenin 60.000 USD bedel ile satışının ve bu satış bedelinin15.000 USD sinin nakden, bakiye kalan kısmının ise davalının daire nedeniyle bankadan almış olduğu kredinin davacı tarafından üstlenilmesi suretiyle ödenilmesinin kararlaştırıldığını, yapılan bu sözleşmeye güvenerek davalı adına bankaya 48.720 USD ödeyen müvekkilinin bir taraftan da dairede tadilat ve dekorasyon işleri yaptırdığını, ancak davalının taşınmazı taahhüt ettiği tarihte sicilden devretmeye yanaşmaması üzerine ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kısmi dava sonucunda satış bedelinden 20.000 USD nin hüküm altına alındığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakiye satış bedeli olan 48.720 USD alacağın tahsil anındaki TL karşılığı ile 100.000 TL munzam zarar alacağı, 100.000 TL teşkilat ve dekorasyon işleri bedeli, 2.500 TL ortak yönetim gideri ve tapuda yapılacak satış işlemi için ödenilen 1.465 TL olmak üzere toplam 203.965 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, davacının eşinin avukatı ve arkadaşı olduğunu, davacı tarafça dayanılan sözleşmenin davacının eşi tarafından önerilen ve hazırlanan bir belge olması nedeniyle müvekkilince imzalandığını, ancak davacı tarafın imzasını ve dolayısıyla irade beyanını ihtiva etmeyen sözleşmenin icap niteliğinde sayılması gerektiğini, ayrıca sözleşmede peşin ödenileceği belirtilen 15.000 USD nin bugüne kadar ödenilmediği gibi müvekkilinin bankadan almış olduğu kredinin de davacının eşi tarafından ödenildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, taşınmazda yapılan tadilat ve ilave işler bedeli olan 110.011 TL nin 16.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, satış bedelinin bakiye kısmı olan 43.720 USD nin ise tahsil anındaki TL karşılığının davalıdan tahsiline, ispat edilemeyen diğer alacak kalemlerinin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı, eldeki davayla harici satışa istinaden zilyedi bulunduğu dairede yaptırmış olduğu zorunlu ve faydalı giderlerin, dairenin maliki olan davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsilini istemektedir. Davanın yasal dayanağı BK"nun 64.(TBK"nun 80.) maddesidir. Anılan 64. maddeye göre, iyiniyetle başkasının taşınmazına el koyan bir kimsenin faydalı ve zorunlu giderlerini isteyebilmesi için, yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve taşınmazı geri alan hak sahibinin mal varlığına geçmiş olması icap eder. Bu kural uyarınca iyiniyetli zilyedin taşınmazın malikinden geri alınmasını isteyebileceği bedel, taşınmazın geri alındığı gündeki bu giderlerin güncel değeri olabilir. Zira, taşınmaz geri alınmakla davacının mal varlığı, bu değer oranında azalmış ve geri alanın mal varlığı ise o nispette artmış olacaktır.
Somut olayda, davacının giderler yaptığını iddia ettiği daire halen kendisinin zilyetliğinde (elinde) bulunmaktadır. O halde, mahkemece; davacının harici satışa konu edilen dairede yapmış olduğu zorunlu ve faydalı giderlere yönelik isteminin, sebepsiz zenginleşme olgusunun henüz gerçekleşmediği gözetilerek, davacının henüz dava hakkı doğmadığı gerekçesi ile reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 25.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.