Davacı, SSK ve Bağ-Kur"a tabi sigortalılık süreleri emekliliğe hak kazandığı tarihin tespitiyle ve tespit edilen tarihten itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur’a tabi sigortalılık süreleri ile emekliliğe hak kazandığı tarihin tesbitini ve tespit edilen tarihten itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, davalı kurumlarca çıkartılmış bir muasaza olmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının 01.04.1993 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, 1981-1993 yılları arasında aralıklı olarak SSK.’na tabi çalışmaları bulunan davacının tarım Bağ-Kur sigortalılığının devamı sırasında 18.12.1994-28.02.1995 tarihleri arasında 65 gün, 13.12.1996-03.02.1997 tarihleri arasında 51 gün, 09.12.1998-03.03.1999 tarihleri arasında 60 gün olmak üzere kısa süreli SSK.’na ait çalışmalarının mevcut olduğu, 18.04.2003 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalılığına son vererek, 01.05.2003 tarihinden itibaren SSK. isteğe bağlı sigortalısı olduğu, 1 yıl 8 aylık askerlik süresini Bağ-Kur’a borçlanarak ödediği, dava dilekçesine ekli 17.04.2002 tarihli Bağ-Kur sigorta hesap özeti yazısında davacının tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi 01.04.1993-17.04.2003 tarihleri arasında 10 yıl 29 gün olarak gösterilmiş iken, diğer 14.12.2005 tarihli hesap özetinde 01.04.1993-17.12.1994 tarihleri arasında olmak üzere 1 yıl 8 ay 16 gün olarak kabul edildiği, davalı Bağ-Kur vekilinini cevap dilekçesinde de 18.12.1994 tarihinde başlayan SSK. hizmeti nedeniyle tarım Bağ-Kur sigortalılığının 17.12.1994 tarihinde sona erdirildiğinin belirtildiğ, davacının dava dilekçesinde açıkça Bağ-Kur’ca kabul edilen farklı sigortalılık sürelerine dikkat çekilerek, SSK. sigortalılığı ile çakışan sürelerdeki tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptalinin gerektiği tüm tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptalinin gerekmediği ileri sürülerek sigortalılık süresinin tesbitini talep ettiğine göre ortada mahkemece sonuca bağlanması gereken bir uyuşmazlık bulunduğu ortadadır.
Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi ile kısa süreli başka sigortalılığa tabi çalışmaların çakışması durumunda bu çalışmaların tarım Bağ-Kur sigortalılığına yönelik iradeyi bozmayacak nitelikte kısa süreli çalışmalar olması gerekmekle birlikte tarım Bağ-Kur sigortalılığını devam ettirmeye yönelik iradenin de ispatlanması gerektiği, bunun içinde tarımda kendi adına ve hesabına çalışmanın yasal karinesi olup, 2926 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde belirtilen kayıtların mevcudiyetinin aranacağı, kayıtların bulunması durumunda kısa süreli çalışmalar sonrasında da tarım Bağ-Kur sigortalılığının devam edeceği, kayıtların bulunmaması dolayısıyla tarımsal faaliyetin devam etmediğinin anlaşılması halinde ise çakışan çalışma ile sona ereceği, tarım Bağ-Kur sigortalılığının tekrar başlayabilmesi için yeniden kuruma başvuru, prim ödemesi veya yetiştirdiği ve satıp teslim ettiği ürünlerden prim tevkifatlarının bulunması gerektiği göz önünde bulundurularak, davacının tüm kayıtları getirtilmeli, tapu kayıtları istenmeli, prim ödemeleri ile prim tevkifatları araştırılmalı, tüm deliller toplanarak yukardaki açıklamalar doğrultusunda değerlendirilerek davacının tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi şüpheye mahal vermeyecek şekilde belirlenmeli, öte yandan Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi sigortalılık süreleri de saptanmalı davacının yaşlılık aylığı talebinin bulunup bulunmadığı araştırılarak talebi var ise bu tarih itibariyle, talepte bulunmamış ise dava dilekçesindeki talebinin yaşlılık aylığı bağlanması talebi olarak değerlendirilerek dava tarihi itibariyle yaşlılık aylığı koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılarak davacının istemi hakkında bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.