20. Hukuk Dairesi 2016/10124 E. , 2016/11994 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler ve davalı ... Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteğinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 01/11/2012 havale tarihli dilekçesiyle, .... mahallesi 408 ada 76 sayılı parsele müvekkillerinin müştereken ve iştiraken malik olduklarını, taşınmazın toplamda 83.580,00 m² yüzölçümlü olduğunu ancak 24.960,00 m² yüzölçümündeki bölümünün kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığını beyanla taşınmazın orman tahdidi içinde kalan bölümü yönünden müvekkillerinin mülkiyet hakkının sınırlandırıldığını beyanla 408 ada 76 sayılı parselin orman sınırları içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptaliyle orman vasfıyla Hazine adına tescili ve orman sınırları içinde kalan bölümün dava tarihi itibariyle belirlenecek bedelinin fazlaya ilişkin hak saklı kalmak koşuluyla şimdilik 10.000,00-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 15.12.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini artırarak toplamda 3.801.814,00-TL tazminat isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve 3.801.814,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte dahili davalı ... Yönetiminden alınarak davacılara verilmesine, ... Mahallesi 408 ada 76 sayılı parselin 05/12/2013 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 24.993,76 m² yüzölçümlü bölümünün davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline, davalı Hazine hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler ve davalı ... Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, 4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün teşkil ettiğinden, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine dayanan davada, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince, davacının zararından davalı Hazine sorumludur. Bu itibarla, Orman Yönetimi hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi ve davacıların zararından davalı Hazinenin sorumlu olduğu gözetilmeden Hazine hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir.
Bundan başka, tazminat istemine konu 408 ada 76 parsel sayılı taşınmaz hakkında Orman Yönetimi tarafından aynı mahkemenin 2015/128 Esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil istemli olarak dava açılmış olup, her iki davanın konusu aynı taşınmaz olduğundan davalar arasında HMK"nın 166. maddesi gereğince bağlantı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle bağlantılı davaların birlikte görülmesi gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir.
Kabule göre ise, 8 gerçek kişiden oluşan davacılardan sadece birinin karar başlığında gösterilmesi, vekalet ücretinde; nisbi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi, ıslah harcı eksik yatırıldığından; ıslah harcını tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden harcı eksik yatırılan ıslah beyanına değer verilerek hüküm kurulması hususları da ayrıca doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine 12/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.