20. Hukuk Dairesi 2016/7514 E. , 2016/12084 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... vekili ile ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1968 yılında yapılan kadastro sırasında .... köyünde bulunan dava konusu (A) harfi ile gösterilen 398553,04 m² yüzölçümlü taşınmaz tesbit harici bırakılmış, 329 ve 330 parsel sayılı 25000 m² ve 60000 m² yüzölçümlü taşınmazlar, mera niteliği ile tespit edilip özel siciline kaydedilmiştir. İl Tarım Müdürlüğü, taşınmazları mera olarak tahsis edip 30.03.2010 tarihinde ilân etmiştir.
Davacı ... Yönetimi vekilince kadastro mahkemesine sunulan dava dilekçesi ile ... ve Köy Tüzel Kişiliğini taraf göstererek,taşınmazların eski tarihli memleket haritasında orman sayılan yerlerden olduğu gibi kesinleşen tahdit sınırları içinde de kaldığını ileri sürerek, mera sınırlandırma ve tahsis işlemlerinin iptaliyle orman niteliği ile ... adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Kadastro mahkemesince, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların kadastro tutanakları ile mera özel sicillerinin iptaliyle orman niteliğiyle ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/12/2013 tarih ve 2013/6690 Esas 2013/10958 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin, 02/12/2013 tarih ve 2013/6690 Esas 2013/10958 Karar sayılı kararında özetle; ” dava, mera komisyonu tesbit ve tahdit kararının 30 günlük askı ilânı süresi içinde açılmışsa da mera komisyon kararının askı ilânından çok önce 1968 yılında bu köyde genel arazi ve 1992 yılında yapılan orman kadastrosu ayrı ayrı yapılıp kesinleştiğine ve mera komisyonunun yaptığı tesbit ve tahdit kararı ile birlikte tapu iptali ve tescil isteminde de bulunulduğuna göre, davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir. Açıklanan nedenlerle, davaya bakma görevi kadastro mahkemesine değil, asliye hukuk mahkemesine aittir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında gözönüne alınacağından, bu husus dikkate alınmaksızın görevli olmayan kadastro mahkemesince davaya bakıldığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir. "" denilmiştir.
Kadastro Mahkemesince, bozma kararına uyularak dava dosyası görevsizlikle asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kabulü ile; ... köyü, Mezarlık Burnu mevkii 329 parsel ve 330 parsel sayılı taşınmazlar ile 31/10/2014 tarihli fen bilirkişi raporunun ekindeki krokisinde (A) harfi ile gösterilen yerlere ilişkin .... İl Mera Komisyonunun 19/02/2010 tarih 2010/04 Karar sayılı mera tahsis kararının iptali ile belirtilen taşınmazların orman niteliği ile ... adına tapuya kayıt ve
tesciline, karar verilmiş. Hüküm, davalılar ... vekili ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mera kaydı ve tahsis kararının iptali istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1968 yılında tapulama çalışmaları ile 1992 yılında orman kadastrosu ve 2/B uygulaması yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman tahdidi içinde kaldığı belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, mahkemece davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; taşınmazların (mera özel sicil kaydının iptaline) karar verilmesi gerekirken karar verilmemiş olması ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile getirilen 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; “bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmeyeceğinden ve yasa değişikliğinden kaynaklanan bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasının 1. parağraftaki “tahsis kararının” ibaresinden sonra “ ve mera özel sicil kaydının” ibarelerinin yazılması suretiyle, hükmün yargılama giderlerine ilişkin 3, 4 ve 5. parağrafları kaldırılarak, bunun yerine “6099 sayılı Kanun ile getirilen 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA temyiz harcının istek halinde iadesine 12/12/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.