Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/5088
Karar No: 2007/20901
Karar Tarihi: 22.11.2007

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/5088 Esas 2007/20901 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2007/5088 E.  ,  2007/20901 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Mersin 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 24/11/2006
    NUMARASI : 2005/1271-2006/968
     
     Davacı, 26.1.1995 tarihinden itibaren zorunlu bağ-kur sigortalısı olmadığının tespiti ile S.S.K."dan yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının  karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin  kabulüne karar vermiştir.     
    Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki 3. bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
    Dava nitelikçe, 26.01.1995 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmadığının ve 01.12.2004 tarihi itibariyle Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının 01.01.1985 ile 14.08.1987 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun, 01.03.1995 ile 31.05.1995 ve 09.11.2004 ile 10.11.2004 tarihleri arasındaki Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi sigortalılığının geçerli olduğunun ve 26.01.1995 ile 10.11.2004 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olmadığının tesbitine, ayrıca davacının yaşlılık aylığı isteminin prim borcu olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık, her iki sigortalılığın çakışması halinde hangisine öncelik verileceği noktasında toplanmaktadır. “Çatışan sigortalılık sorununu” gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I.(F) bendinde “kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise, “herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-kur kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. fıkralarında da bir kimsenin Bağ-kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 sayılı ile 22.06.2005 gün ve E:2005/21-370, K:2005/402 sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları).
    Ne var ki, 1479 sayılı Yasa’nın 22.02.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile değişik 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19. maddesi hükmüne göre, 1479 ve 2926 sayılı Yasa’ya göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurum’ca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden   itibaren üç ay   içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Anılan maddede, bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 103. maddesinin  1. fıkrasının  (6),  (8)  ve  (10)  numaralı  bentleri  hariç,  diğer  hükümleri ile aynı yasanın 104. maddesi hükümlerinin uygulanacağı da hükme bağlanmıştır. Ayrıca, 1479 sayılı Yasa’nın 5458 sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile eklenen ve 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26. maddesinde ise, bu yasa ve 2926 sayılı Yasa’ya göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.03.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma  talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında Ek 19. madde hükmünün uygulanacağı bildirilmiştir. 
    Yasaların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Ancak devam  eden  uyuşmazlıklarda,  tamamlanmamış  hukuki   durumlara   yeni  yasa  veya  düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda yasaların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa’nın değişik Ek 19. maddesi ile Geçici 26. maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir.
    Somut olayda, davacı, 01.04.1973-30.09.1983 tarihleri arasında 3780 gün, 01.10.1983-31.12.1983 tarihleri arasında 90 gün, 01.01.1984-31.12.1984 tarihleri arasında 360 gün, 01.03.1995-31.05.1995 tarihleri arasında 90 gün ve 09.11.2004-10.11.2004 tarihleri arasında 1 gün olmak üzere toplam 4321 gün Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi zorunlu sigortalıdır. Öte yandan, 24.12.1985 tarihli giriş bildirgesine istinaden 01.01.1985 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya göre esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmiş olup, davacının 20.07.1984-01.07.1986 tarihleri arasında kebap-kahvehane işletmeciliği faaliyetinden dolayı vergi mükellefiyeti bulunmaktadır. Ayrıca, 02.11.1984-25.08.1987 tarihleri arasında Mersin kahveciler Odası kaydı mevcuttur. Bunların dışında, davacının 26.01.1995 tarihinden itibaren Ç. P. San. Tic. Ltd. Şti. ortaklığı bulunmaktadır. Anılan kayıtlar nedeniyle davacı, Bağ-Kur tarafından 01.01.1985-14.08.1987 tarihleri arasında ve 26.01.1995 tarihinden itibaren zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmaktadır. 06.03.2006 tarihli prim ekstresinden de, davacının 31.08.1987 ve 30.01.1992 tarihlerinde Bağ-Kur’a prim ödemesi bulunduğu anlaşılmaktadır. 
    Davacının davadaki isteminden 26.01.1995 tarihinden itibarenki prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebi de gözetildiğinde uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 01.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19. ve geçici 26. maddelerinin uygulanacağının kabulü gerekir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.06.2006 gün ve E:2006/21-363, K:2006/466; 28.06.2006 gün ve E:2006/21-485, K:2006/483 sayılı kararları da bu yöndedir. Bu durumda, mahkemenin, davacının 01.03.1995 ile 31.05.1995 ve 09.11.2004 ile 10.11.2004 tarihleri arasındaki Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine ve 26.01.1995 ile 10.11.2004 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olmadığının tesbitine ilişkin kararı yerindedir. Ancak, davacının yaşlılık aylığı isteminin prim borcu olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
    Gerçekten, davacı, prim borcunun Bağ-Kur tarafından kabul edilen 26.01.1995 tarihinden sonraki Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin olduğunu, 01.01.1985-14.08.1987 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin prim borcunu ödediğini iddia etmiştir. Davacının 31.08.1987 tarihinde 90.000.-TL ve 30.01.1992 tarihinde 192.600.-TL prim ödemesi mevcut olduğu 06.03.2006 tarihli prim ektresinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece, anılan prim ödemelerinin davacının 01.01.1985-14.08.1987 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin prim borcunu karşılayıp karşılamadığı Bağ-Kur’dan sorularak, gerektiğinde, aktüerya uzmanı bilirkişiden bu hususta rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekir iken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    3-Öte yandan, davacının 01.01.1985 ile 14.08.1987 tarihleri arasında Bağ-Kur tarafından zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayıldığı ve taraflar arasında bu konuda ihtilaf da bulunmadığı halde,  mahkemece, davacının 01.01.1985 ile 14.08.1987 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiş olması da isabetsizdir.
    O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi