Davacı, SSK"lı süreleri hariç 1.8.1986 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava nitelikçe, davacının 20.4.1988-31.12.1993 ve 1.12.1995-31.5.2002 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmalar dışında 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının prim ödemesinin olduğu günlerin isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine ve zorunlu Bağ-Kur sigortalılık isteminin ise 2926 sayılı Yasa"nın 10.maddesindeki kurum ve kuruluşlarda kaydının bulunmadığı gibi İstanbul’da ikamet ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararları H.U.M.K 388 ve 389 maddelerindeki unsurları taşımalıdır. Oysa verilen kararda sigortalılık sürelerinin ret ve kabul edilen dönmelerinin tarihleri belirtilmediğinden karar bu hali ile açık ve infaza elverişli değildir.
Öte yandan gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa"nın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, talepte bulunulması, doğrudan prim yatırılması veya aynı Yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda davacının 2926 sayılı Yasa"nın 10 maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlardan bir bölümünde kaydının bulunmadığı doğrudur. Davacının giriş bildirgesine göre muhtar beyanı esas alınarak 01.01.1986 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak resen tescil edildiği ve SSK’na tabi çalışması nedeniyle 19.4.1988 tarihinde terkin edildiği, 1988-1992 yılları arasında ziraat odasına kayıtlı olduğu, babasından miras kalan hisseli tarlada zilyetliğinin bulunduğu, öte yandan 506 sayılı Yasa kapsamındaki 20.4.1988-30.4.1988 tarihleri arasında 5 gün, 1.5.1991-15.9.1991 tarihleri arasında 135 gün zorunlu sigortalı çalışmalarının kısa süreli olduğu 2.3.1993-30.11.1995 tarihleri arasında 749 gün zorunlu sigortalı çalışmasının ise uzun süreli olduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerle köy muhtarının ve tanığın yeminli anlatımlarından açıkça anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece davacının uzun süreli SSK’na tabi çalışmalarının sona erdiği tarihten sonra ilk prim ödemesinin yapıldığı 27.6.1997 tarihini takip eden aybaşı olan 1.8.1997 tarihinden 31.5.2002 tarihine kadar 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun kabulüne, davacının prim ödemesinin bulunmadığı ve 2926 sayılı Yasa’nın 10 maddesi kapsamında tarımsal faaliyetinin kanıtlanamadığı 20.4.1988-31.12.1993 ve 1.12.1995-31.7.1997 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin istemin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde davacının kısmen isteğe bağlı sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.