Davacı, 14.4.1999-14.9.2004 tarihleri arası SSK sigortalılığı ile çakışan Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı 16.6.1971-14.9.2004 tarihleri arasında mevsimlik işçi olarak kesintili şekilde 506 sayılı Yasa"ya tabi olarak çalıştığını, davalı Kurumca 14.4.1999-14.9.2004 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiğini bildirecek SSK sigortalılığı ile çakışan Bağ-Kur sigortlalılığının iptalini istemiştir.
Mahkemece davacının 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığı ile çakışan 2.2.2001-14.9.2004 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının iptaline, davacının 14.4.1999-14.12.1999 ve 3.1.2000-31.10.2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalılığı bulunmadığından bu dönemlere ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının tuhafiyecilik faaliyetinden 14.4.1999-14.9.2004 tarihleri arasında vergi, 15.4.1999-15.9.2004 tarihleri arasında oda, 15.4.1999-15.9.2004 tarihleri arasında sicil kaydının bulunduğu davalı Kurumca 1479 sayılı Yasa"ya 24.7.2003 tarihli 4959 sayılı Yasa ile eklenen geçici 18. madde gereğince 14.9.2004 tarihli bildirğe ile geriye doğru 1.11.2000 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak tescil edilerek 1.11.2000-14.9.2004 tarihleri arasında sigortalı olarak kabul edildiği, davacının bu dönemde 2.2.2001-14.9.2004 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Sisteminizde çifte sigortalılık mümkün bulunmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmıştır. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunundaki birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olması yasaklanmış, sigortalının önceden başlayarak devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanınarak, çatışan sigortalılık sorunu çözüme ulaştırılmıştır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumuna girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir.
506 sayılı Yasa’nın 3. madde I-(F) bendinde “ Kanunla Kurulu Emekli Sandıklarına aidat ödemekte olanların”, (K) bendinde “ herhangibir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası’nın 24. madde I.II, fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başka bir Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere iki sigortalılığın bir arada bulunması halinde asıl olan, önceden başlayarak devam eden sigortalılıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-389 – 430 sayılı ve 29.06.2005 günlü Kararı ile 2001/21-627-659 sayılı ve 03.10.2001 günlü kararlarında da bu husus açıkça belirtilmiştir.
Ancak 1479 sayılı Yasa"nın 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19. maddesi ( Bu kanun ve 2926 sayılı kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primmlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin kurum alacakları takip edilmeyerek, kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi değerlendirilir.
Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103. maddesinin 1. fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kununun 104. maddesi hükümleri uygulanır. )hükmünü getirmiştir.
Somut olaya davacının 1.11.2000 - 14.9.2004 tarihleri arasındaki dönemde sigortalılık süresi 5 yıl ve daha fazla olmadığından bu dönemde 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19. maddesinin uygunlama alanı bulunmadığından ve önceden başlayan sigortalılık 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık olduğundan mahkemece önceden başlayan 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığa değer verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin somut olaya uygulanması mümkün olmayan baskın sigortalılık araştırması yapılarak yazılı şekilde istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.