Davacı, 1.1.1989 - 31.12.1991 tarihleri ve 1.1.1993 - 30.4.2005 tarihleri arasında 2925 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığın geçerli olduğunun ve 1.7.1992 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olmadığının tespitiyle SSK"ca 1.9.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava davacının 1.1.1989 - 31.12.1991, 1.1.1993 - 30.4.2005 tarihleri arasındaki 2925 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının geçerli olduğunun, davacının 1.7.1992 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olmadığının ve davacıya SSK Başkanlığınca 2925 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı çalışması nedeniyle 1.9.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğininn tespiti istemnie ilişkindir.
Mahkemece istemini reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 1.1.1989-31.12.1991 ve 1.1.1993-30.4.2005 tarihleri arasında 2925 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu ve primlerini düzenli olarak ödediği, 23.6.1992 tarihli bildirğe ile 1.7.1992 tarihi itibariyle re"sen 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, 1993 yılında prim ödemelerinin bulunduğu, tapulu zirai arazisinin olduğu, ziraat odası kadının 28.8.2000, zirai kooperatif kaydının 15.10.1990 tarihlerinden beri devam ettiği, davalı Kurumca 1.7.1992 tarihinden beri sigortalı olarak kabul edildiği ve davacının tarım Bağ-Kur sigortalılık şartlarını taşıdığı, SSK"ca bu durumunun ögrenilmesi üzerine 1.1.1993-30.4.2005 tarihleri arasındaki 2925 sayılı Yasa"ya sigortalılığının iptal edildiği anlaşılmaktadır..
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle " çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik Kurumuna tabi olması hali, yasalarda yer alan düzenlemelerle, sadece bir sigortalılığa geçerlilik tanınarak çözüme kavuşturulmaktadır. Sosyal güvenlik mevzuatımızda istege bağlı sigortalılığa olanak tanınmasının amacı, sigortalıları, çalışma hayatında sıkça rastlanan, sürekli ve düzenli iş bulma güçlüğü karşısında süreli sigorta kolları bakımından sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakılmayarak, sosyal güvenlik hakkının belirli sigorta kolları bakımından aktif olarak sürdürülebilmesini sağlamaktır. Bu nedenle isteğe bağlı sigortalılıkla zorunlu sigortalılığın çakışması halinde aslolan zorunlu sigortalılık olduğundan çakışan sigortalılık sorunu zorunlu sigortalılığa değer verilerek çözüme kavuşturulmalıdır.
Davaya konu somut uyuşmazlıkta, davanın 1.1.1993 - 30.4.2005 tarihleri arasındaki isteğe bağlı 2925 sayılı Sigortalılığı ile 1.7.1992 tarihinden başlayıp halen devam eden zorunlu 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığı çakıştığından aslolan zorunlu sigortalılık olduğundan davacının 1.7.1992 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu kabul edilmelidir.
Ne var ki; 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Davacının 1.7.1992 ile dava tarihi arasında 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu, 1993 yılında 1.525.000-TL prim ödemesi bulunduğu, 14.11.2005 tarihi itibariyle 11.494.66-YTL prim borcu bulunduğundan davacının davadaki talebinden prim borcunu ödeme isteği olmadığı gözetildiğinden uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek. 19. ve geçici 26. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.6.2006 gün ve 2006/21 - 363 Esas, 2006/466 Karar, 28.6.2006 gün ve 2006/21- 485 Esas, 2006/483 Karar nolu kararlarıda bu yöndedir.
Yapılacak iş davacının ödediği primlerin tam olarak karışıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığı tespit edilerek primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığı durdurmak ve prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek sigortalılığın durdurulduğu tarihten sonraki 2925 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığa geçerlilik tanımak ve davacının yaşlılık aylığı koşullarını yeniden tartışarak bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözeltilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.