Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı-Karşı Davacı (Alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde istihkak davasının kabulüne T. Ltd. Şti. tarafından açılan karşı davanın REDDİNE karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Uyuşmazlık 3.kişinin İİK."nun 96. ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davası ile alacaklının İİK."nun 97/17. maddesine dayalı karşılık tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
Mahkemece davacı 3.kişinin istihkak davasının kabulüne karşı tasarrufun iptali davasının ise reddine karar verilmişse de dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle varılan sonuç doğru değildir.
1-Öncelikle davacı-karşı davalı 3.kişi haczedilen malları 01.12.2004 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi ile K. F. Kiralama A.Ş."den kiraladığını ileri sürmüştür. Ancak 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunun 9. maddesi uyarınca Finansal Kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayana ait olduğundan istihkak iddiasında bulunmak ve dava açmak hakkı kiralayan şirkete aittir. Diğer bir anlatımla haciz halinde durumu kiralayana bildirmekle yükümlü bulunan davacı kiracının istihkak davası dinlenemeyeceğinden davacı-karşı davalı (3.kişinin) istihkak davasının sıfat yokluğundan reddi gerekir.(21.Hukuk Dairesi 22.12.1998 gün ve E.8058/8985 sayılı kararı, 19.05.2001 gün ve E.3636-3803 kararlarında olduğu gibi)
Davalı-karşı davacı alacaklının açtığı tasarrufun iptaline gelince; "02.02.2005 tarihinde yapılmak istenen haciz sırasında hazır bulunan N. G. borçlu şirketi kapattığını ve haciz adresinde davacı (3.kişinin) faaliyette bulunduğunu belirtmiştir. Öncelikle alacak haciz adresindeki binanın borçlu şirket ile davalı-karşı davacı alacaklı arasındaki 24.03.2004 tarihli adi nitelikteki eser sözleşmesi uyarınca, yapımından kaynaklanmaktadır. Davalı-karşı davacı alacaklı bu sözleşme ile haciz adresinin restorasyonu işini yüklenmiştir.İnşaatın alacaklı tarafından tamamlanarak borçluya teslimi, 10.07.2004 tarihinde yapılmıştır. Borçlu şube işyeri olan bu adresi, 07.06.2004 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilanla kapatmıştır. Davacı (3.kişi) ise bu adreste 17.08.2004 tarihinde kurulmuştur. Davacı ortaklarından N.G. aynı zamanda borçlu şirket ortağıdır."
Takip konusu çekler haciz adresinin alacaklı tarafından tadilat işinin yapımı nedeniyle verildiği gözetilerek borçlu ile davacı (3.kişi) arasındaki işlemin danışıklı iş yeri devri olduğu açıkça ortadadır. İİK. 280/son maddesi hükmünce bir ticari işletmenin devri halinde işyerini sonradan işgal eden kişinin borçlunun alacaklarına zarar verme kastını bildiği ve borçlunun da zarar verme kastı ile hareket ettiği kabul olunur. Somut olayda mevcut organik bağ sebebiyle davacı-karşı davalı (3.kişi) borçlunun mali durumunu yapılan işlemin mahiyetini bilen veya bilmesi gereken kişi durumundadır. Üçüncü kişi, bu kötü niyet karinesinin aksini İİK."nun 280/3 maddesinde öngörüldüğü şekilde ispat etmemiştir. İİK."nun 280/1. maddesi uyarınca yapılan dava konusu tasarruf batıldır. Bu durumda karşı işyeri devrine ilişkin tasarrufun alacaklının alacak ve faizlerini karşılayacak miktarda iptal edilmesi gerekirken iptal davasının reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.(15. Hukuk Dairesi 25.09.2002, 4323-4183)
2-Öte yandan davacı yanca 2 ayrı takip dosyası ile konulan haczin kaldırılması talep edildiğinden her takip dosyası yönünden ayrı ayrı nispî oranda peşin karar ve ilâm harcı alınması yerine bir dosya için peşin karar ve ilâm harcı alınması da doğru değildir.
O halde, davalı-karşı davacı (alacaklının) bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı-karşı Davacı (Alacaklı) iadesine, 27.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.