20. Hukuk Dairesi 2016/11433 E. , 2016/12174 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2012 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama (yenileme) kadastrosu sırasında Beyköy Köyü çalışma alanında ve ... ile müşterekleri adlarına tapuda kayıtlı bulunan eski 193 ada 1 parsel sayılı 9.106,29m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1387 ada 1 parsel numarasıyla 9.014,06 m2 olarak tespit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi askı süresi içinde 1387 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kısmen kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı halde 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında davalı adına tespit edildiğini belirterek tahdit içinde kalan kesimin tespitinin ve tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle kadastro mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemece, mülkiyete ilişkin iddialarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 12.12.2013 tarih 2013/7442 E-2013/11843 K sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “... Orman Yönetiminin dava dilekçesinin açıklattırılması, davanın mülkiyete yönelik olduğunun belirlenmesi halinde görevsizlik kararı verilmesi, kadastro paftasının yenilenmesi çalışmasına itiraza veya her iki isteme yönelik olduğunun tespiti halinde yenileme öncesi ve sonrası tutanakları, kadastro paftaları, tapu kayıtları, ifraz ve tevhitleriyle, haritalarıyla birlikte getirtilerek harita ve Jeodezi uzmanı bilirkişi vasıtasıyla keşif ve inceleme yapılıp yenileme işleminin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, oluşacak sonuca göre 3402 sayılı Kanunun 22/2-a bendine göre yapılan kadastro işlemine yönelik davanın esası hakkında hüküm kurulması, orman yönetimin taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tescili istemi yönünden ise görevsizlik kararı verilmesi....” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davacı Orman Yönetiminin, davalarının mülkiyete yönelik olduğunu belirttiği, davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 22.11.1979 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2.madde uygulaması vardır. Tesis kadastrosu ise 1991 yılında yapılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiş ise de bir örneği dosyada yer alan orman tahdit haritasında 128-129-130 numaralı orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan orman bilirkişi tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında da açı, eğim ve uzaklık bakımından da farklılık vardır. Dairenin 12.04.2016 tarihli iade kararıyla orman ve fen bilirkişilerden uygulama paftası ile orman tahdit haritasının ölçeklerinin eşitlenerek çekişmeli taşınmazın orman tahdit haritasındaki konumunu gösterir şekilde ek rapor alınması istendiği halde mahkemece ek rapor alınmadan dava dosyası Daireye gönderilmiştir. Bu haliyle uzman bilirkişilerin orman tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı ve taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tabi tutulduğu net olarak anlaşılamamaktadır. Hakimin bilirkişi raporlarını denetleme yükümlülüğü vardır.Bunlardan ayrı Orman Yönetimi; davalarının mülkiyete yönelik olduğunu belirttiğinden artık uygulama kadastrosunun doğru yapılıp yapılmadığı yönünde inceleme ve araştırma yapmaya gerek bulunmamaktadır. Bu durumda uygulama paftası esas alınarak hat uygulaması yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
O halde, öncelikle 128-129-130-110-111-112-103-104-105 OTS noktalarını gösterir şekilde orman tahdit haritasının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği, yöreye ait en eski tarihli ve 1979 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro tutanaklarının düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafları ve memleket haritaları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra; önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve aynı kanunun 2/B maddesinin uygulanması hakkındaki yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan orman kadastro haritası ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, 128-129-130-110-111-112-103-104-105 orman tahdit sınır (OTS) noktaları görülecek biçimde, dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman kadastro hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları 1/5000 ve 1/10000 ölçekli kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın X ve Y değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, orman kadastro haritası ile çalışma tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde iadesine 15/12/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.