Esas No: 2021/19871
Karar No: 2022/6439
Karar Tarihi: 18.05.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/19871 Esas 2022/6439 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2021/19871 E. , 2022/6439 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2018 tarihli ve 2017/501 esas, 2018/340 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/11/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 08/12/2013 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 12/02/2014 tarihli ve 2014/13538 soruşturma, 2014/5643 esas, 2014/2743 sayılı iddianamesi ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
2- İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/195 esas, 2014/205 sayılı kararı ile, sanığın 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 68.maddesi ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/9 yollamasıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. madde uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına ve CMK’nın 231/8-c maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 12/12/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
3- Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/10/2015 tarihli ve 2015/401 esas, 2015/758 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK’nın 191/9 yollamasıyla 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına ve CMK’nın 231/8-c maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 17/12/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
4- Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/07/2016 tarihli ve 2016/399 esas,2016/595 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına yer olmadığına, mahkemenin 2015/401-758 sayılı ilamıyla verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar ve tedbirlerinin aynen infazına karar verildiği, kararın 14/10/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği ve tedbirin infazı için Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
5- Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 08/02/2017 tarihli ve 2017/235 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 17/02/2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği,
müdürlüğe başvurmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 06/04/2017 tarihli kararı ile dosyanın kapatılmasına karar verilerek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
6- Sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine sanık savunması alınmadan İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 29/03/2018 tarihli ve 2017/501 esas, 2018/340 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurmak suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/195 esas, 2014/205 sayılı kararını müteakip, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığından bahisle yapılan yargılama neticesinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/10/2015 tarihli ve 2015/401 esas, 2015/758 sayılı kararını takiben, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığından bahisle yapılan yargılama neticesinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2018 tarihli ve 2017/501 esas, 2018/340 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1- Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı nazara alındığında, somut olayda, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine dair Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 26/01/2015 tarihli ve 2017/235 DS sayılı (İzmir Denetimli Serbest Müdürlüğü tarafından talimat yoluyla gönderilen 2017/847 sayılı yazısı) çağrı yazısının 17/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, şüphelinin tebliğe rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmemesi üzerine Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 06/04/2017 tarihli ve 2017/67 sayılı kararı ile dosya kaydının kapatılmasına karar verilmiş ise de; tek başına bu durumun ısrar olarak kabulünün mümkün bulunmadığı, esasen denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği, kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. maddesinde yer alan, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek,
cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabilir" şeklindeki düzenlemeye nazaran, mahkemece duruşma açılmasını müteakip, sanığın celp edilmesi, varsa diyecekleri sorulup, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilmesinde, İsabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2018 tarihli ve 2017/501 esas, 2018/340 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ...’ın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan yargılama sonucunda, İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/195 esas, 2014/205 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 62/1 ve 50/1-a. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/10/2015 tarihli ve 2015/401 esas, 2015/758 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2018 tarihli ve 2017/501 esas, 2018/340 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
1- 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinin yeniden düzenlendiği, aynı maddenin 2. fıkrasında "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 171. maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir...", 4. fıkrasında;
"a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır." ve 7. fıkrasında "Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir." şeklinde yer alan düzenlemelere göre, şüphelinin erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi gerektiği, şüphelinin fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için en az 2 kez ihtar yapılmış olması ve şüphelinin usulüne uygun 2 haklı ihtara rağmen davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen ısrarla denetime uymaması gerekmekle birlikte;
Somut olayda,
Gerek İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/195 esas, 2014/205 sayılı kararı ile gerekse İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/10/2015 tarihli ve 2015/401 esas,2015/758 sayılı kararı ile, sanığın cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına ve CMK’nın 231/8-c maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına
karar verildiği, kararın TCK’nın 191. maddesi kapsamında verilmiş bir denetimli serbestlik tedbiri olmadığı, CMK’nın 231/8-c maddesi gereğince, 5 yıllık denetim süresi içerisinde yükümlülük olarak hükmolunan denetimli serbestlik tedbiri olduğu, bu nedenle 6545 sayılı TCK ile getirilen kovuşturma şartı olan ısrar şartının gerçekleşmesinin somut olayda aranmayacağı anlaşıldığından, kanun yararına bozma istemi ve ihbarnamedeki bu gerekçe ile istenen bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Ancak;
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, bu nedenle somut olayda; sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde başvurmasına dair Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 08/02/2017 tarihli ve 2017/235 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak 17/02/2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre tebliğ edilmesinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulsüz olduğu, denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği, kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, cezalandırılmasına karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
Kabule göre de,
2- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. maddesinde yer alan, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurulabilir" şeklindeki düzenlemeye nazaran, mahkemece duruşma açılmasını müteakip, sanığın celp edilmesi, varsa diyecekleri sorulup, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden sanığın hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.
3- İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/195 esas, 2014/205 sayılı kararı ile, sanığın 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 68.maddesi ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/9 yollamasıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5.madde uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına ve CMK’nın 231/8-c maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildikten sonra, Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/10/2015 tarihli ve 2015/401 esas,2015/758 sayılı kararı ile, sanığın 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK’nın 191/9 yollamasıyla 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına ve CMK’nın 231/8-c maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, 20/11/2014 tarihli ilk hükümle verilen ve kesinleşen ceza 6.000,00 Türk lirası adli para cezası olduğu halde 22/10/2015 tarihli karar ile TCK'nın 191/1 ve 62/1.maddeleri gereğince sanığın 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek CMK'nın 307/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının gözetilmemesi de kanuna aykırıdır.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle; Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 08/02/2017 tarihli ve 2017/235 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak 17/02/2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre tebliğ edilmesinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulsüz olduğu, denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği anlaşıldığından açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek sanık hakkındaki denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden hükmün açıklanmasına karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi kısmen değişik gerekçe ile yerinde görüldüğünden, İzmir 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2018 tarihli ve 2017/501 esas, 2018/340 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.